Siyasetin de, ekonominin de gündemi hayat pahalılığı üzerinde gelişiyor.
Bazı amatörler, yüksek fiyatla elma-armut satan manavları cezalandırmanın çare olduğunu sanıyor.
Bunlar Türkiye'de şu anda enflasyon hızının % 20'lere dayandığının farkında değiller.
Neticede yüksek enflasyonun yaşama yansıması yüksek fiyatlardır.
UCUZ TANZİM SATIŞLAR
Pahalılıkla mücadele ancak üretimi artırarak veya daha ucuz fiyatlı malları piyasaya sürerek mümkün olur.
Bu konuda devlet, özellikle yerel yönetimlerle işbirliği yapmalıdır.
Örneğin, eğer tarlada fiyatı 5 TL olan elma kentteki manavda 15 TL'ye satılıyorsa bunun çaresi devletin ya da belediyenin tarladaki ürünü ucuza alıp tanzim satışlarla halka ucuza arz etmesidir.
Eski Türkiye'de fiyatların dengelenmesi konusunda yerel yönetimler çok aktifti.
Örneğin, bugün Migros diye bildiğimiz zincirin başlangıcı İsviçre'den gelen ve üstünde Migros yazısı bulunan kamyonetli satıcılardı.
Bunlar İstanbul'da semt semt dolaşıp halka ucuza hizmet ve mal sunarlardı.
PANDEMİNİN ETKİSİ
Şunu kabul edelim. Şimdiki bütün ekonomik çarpıklıkların kaynağında iki senedir yaşadığımız salgın var.
Bütün dünyada ekonomilerin yapısı değişirken fiyatlar da arttı. Türkiye'de bir de üstüne Türk Lirası'nın yabancı paralar karşısındaki değer kaybı eklendi.
Sanırım istikrarlı bir politika izlenirse belli bir süre içinde Türkiye'de hayat daha kolaylaşacaktır.
Asla kötümser olmayalım.
Bugün Türkiye'de trafiğe kayıtlı 29 milyon özel araç var.
Geçenlerde karayoluyla Bodrum'dan İstanbul'a gelirken trafikteki araçların büyük çoğunluğunun yeni olduklarını gördüm. Yani Türkiye'de harcama yapabilen güçlü bir orta sınıf var.
Ayrıca çarşı-pazar gezdiğiniz zaman hiçbir yerin boş olmadığını görüyorsunuz.
Bütün mesele, kararlı biçimde tutarlı politikalar izlemek ve kendine güvenmekten geçiyor.