Diplomasinin uluslararası sorunlara çözüm getiremediğinin somut kanıtı Kıbrıs değil mi? Eğer Türkiye 1974'te Ada'ya askeri müdahalede bulunmasaydı, Kıbrıs sorunu kim bilir neleri gündeme getirirdi? Belki Türkiye ile Yunanistan arasında sıcak savaş da olurdu. Ama biz Kıbrıs'a müdahale edince Ada'daki EOKA çetecileri meydanı terk ettiler. Yunanistan'da da Albaylar Cuntası sona erdi ve Karamanlis, Paris'ten döndü. Böylece Yunanistan'a da demokrasi geldi.

Avrupa Birliği ve biz
Düşünün ki Türkiye, Kıbrıs'a askeri müdahalede bulunarak hem Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenliklerini sağladı... Hem de sonunda Yunanistan ve Kıbrıs Rumları, Avrupa Birliği'ne üye oldular. Ama Türkiye hâlâ Avrupa Birliği'nin kapısında bekletiliyor ve hâlâ Kıbrıs, Birleşmiş Milletler'e göre çözümsüz bir sorun olarak duruyor.

Taviz yok
Önceki gün Cenevre'deki Kıbrıs görüşmelerinden sonra KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cenevre'de ortak basın toplantısı düzenlediler. Bakan Çavuşoğlu, "KKTC'nin bağımsızlığı, egemenliği ve eşitliği konusunda ödün vermeyeceğiz" dedi. KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ise, "Eşitliğe dayalı ve eşit statü tanınmadan eski şartlarda masaya oturmamızın ve resmi görüşmelere başlamamızın anlamı olmaz" ifadelerini kullandı.

Açmaza devam mı?
Peki bu görüşmelerden sonra Kıbrıs sorunu ne durumda? BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de Cenevre'deki 5+1 gayri resmi Kıbrıs konferansının ardından açıklamalarda bulunmuş ve "Kıbrıs sorununun çözümü için resmi görüşmelerin başlamasına yönelik yeterli ortak zemin bulamadık" demişti. Zirvede ortak zemin bulunamadığını belirten Guterres, "Resmi müzakereler için yeniden görüşeceğiz" dedi.

Sabrın sonu
Bu çözümsüzlük tablosu ortada olduğuna göre herhalde yakın bir gelecekte Türkiye ile KKTC ortak bir kararla gereken adımı atacaklardır. Mesela, Karabağ'daki durum da 1992'den bu yana çözümlenemeyince, Azerbaycan tek taraflı bir kararla sorunu çözmemiş miydi?

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz