Tam kapanmayla birlikte alkollü içkilerin satılmasının yasaklanması, çok doğal olarak endişeli yorumları da beraberinde getirdi. Çünkü bu ülkede kaçak içki yapımından insanların kitle halinde öldüklerini defalarca gördük. Alkollü içkilerin satışı yasaklanınca herhalde bazı bağımlılar kaçak içkilere yönelecektir.
Libya örneği
Aslında bu alkollü içkilerin yasaklanmasının geçmişteki en çarpıcı örneği Kaddafi Libya'sıdır... 1969'da Kaddafi darbe yapıp Sünusileri devirdiği zaman, bir günlüğüne içki yasağı da gelmişti. Ben Libya'ya iki kez Kaddafi ile söyleşi yapmak için gittiğimde, garip sahnelere tanık olmuştum. Örneğin, Trablus gümrüğünde bir İngiliz'in bavulunu açtılar ve bavuldaki bir şişe viskiyi taşa vurup kırdılar.
İki ülke
Ertesi sefer Libya'ya gittiğimde evlerde alkollü içki üretiliyordu. Bu arada Malta'dan, İtalya'dan gelen uçaklardaki Libyalılar zom sarhoştular. Bu arada Suudi Arabistan'daki alkollü içki yasağının, bu ülkenin çok varlıklı azınlığı için bir sorun olmadığını da biliyoruz.
Yıllar önce Hindistan'a gittiğimde Bombay'ın bulunduğu Maharashtra Eyaleti'nde Başbakan olan Morarji Desai fanatik bir Hindu olduğu için içkiyi yasaklamıştı. Ama biz gazetecilere hükümet her gün bir şişe viski tahsis ederdi.
FETÖ'yü unutmayın
İnançlar nedeniyle alkollü içkilerin yasaklanması meselesine gelince... Bu Fetullah Gülen ülkede yönetimi eline geçirip, İran benzeri bir Humeyni modeli darbeyle işbaşına gelseydi, herhalde ilk iş olarak alkollü içkileri yasaklardı. Yani bazıları için darbe yapıp kendi halkına ateş açmak mübahtır ama alkollü içki de yasak olmalıdır.
Artık yeter
Bu tam kapanma dilerim son olur. Özgürce evlerimizden çıkıp dolaşabiliriz ve canı isteyen de gidip özgürce alkollü içkileri satın alabilir. Ve dilerim bu geçici yasak süresince kaçak içkiden ötürü can kaybı pek olmaz.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz