İstanbul'da kışın ortasında bahar havası yaşarken, bir anda kar yağışını beklemeye başladık. Mevsimlerin kaymasını gözlemlemek kolay değil. Neticede yeterli yağış olmayınca barajlar kurumaya başlıyor. Nüfusun 15 milyonu geçtiği kentte susuzluk ne anlama gelir bir düşünün.
Eski kışlar
Ama bu kar yağışını beklerken, yine de eski mevsimlere takılıyoruz. Örneğin, 1987 kışındaki kar yağışı tekrarlanırsa, ne yaparız bilemiyorum. Meteoroloji uzmanlarına göre 6 gün boyunca sürekli kar yağışı beklenirken kar kalınlığının yüksek kesimlerde 20-30 santimetreyi bulacağı tahmin ediliyormuş. Bu arada uzmanlar don olayı, buzlanma, kardan yol kapanması, trafik kazaları, tipiye yakalanma, kar yükünden çatıların çökmesi, çığ düşmesi gibi tehlikelere karşı uyarılarda bulunmuşlar... Kısacası kısa bir süreliğine olsa da dikkatimiz siyasetten meteorolojiye kayacak demektir.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Cumhurbaşkanı Rize'deydi
Kar yağışını beklerken, siyasetin güncel gelişmelerini de gözden kaçırmayalım. Örneğin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rize'de üniversitede yaptığı konuşma dikkat çekiciydi. Sitem dolu bu konuşmadan satırbaşlarını alalım:
"- Milli Uzay Programı'mızı paylaştık. Türkiye'nin böylesine iddialı hedefler ortaya koyması, kalbinde azıcık ülke sevgisi olanları heyecanlandırdı. Ancak bir kesim var ki, her olumlu gelişme onların üzerine kâbus gibi çöküyor."
Felaket tellalları
"- Dünyada kendi ülkesinin felaketini dileyecek, her felaketten haz duyacak kadar insanına yabancılaşmış başka bir kesim var mı bilmiyorum. Bu kesimi mazur görmek istiyoruz, ancak bu hüsnü niyeti bile hak etmiyorlar."
"- Bölünmüş yol yaparsınız 'Buraya uçak mı inecek', uzay programı açıklarsınız 'Başka işiniz mi kalmadı' derler. Yarın öbür gün uzaya kendi bilim insanımızı gönderdiğimizde 'Dünyaya mı sığmadınız' diyeceklerini duyar gibiyim."
Takoz olmasınlar
"- Her ilimizde üniversite kurduğumuzda bunların nasıl feveran ettiğini unutmadık. Bunların asıl sıkıntısı siyasetten iş dünyasına, medyadan akademiye uzanan toplumu yönetebildikleri gizli iktidarlarının yıkılıyor olması. Kimsenin lafında, peynirinde, gemisinde gözümüz yok. Yürütülen işlere takoz olmaya izin vermeyiz."