Diplomasinin nezaket ve görgü kurallarının yok sayıldığı dönemler galiba hiç bitmeyecek. Dün Paris'ten İstanbul'a gelen ve Patrikhane'yi ziyaret edip Aya Yorgi'de mum yakan Başkan Trump'ın Dışişleri Bakanı Pompeo'nun Fransız Figaro gazetesine verdiği demece bir bakın...
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Saldırganmışız
Pompeo, Avrupa ile Amerikan yönetiminin Türkiye'ye karşı birlikte hareket etmesi gerektiğini söylemiş. Türkiye'nin son dönemlerde "saldırgan" bir tutum sergilediğini iddia eden Pompeo, "Bu tutumu, halkının çıkarına olmadığı konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ikna edilmesi gerekiyor" demiş...
Macron haklıymış
Pompeo, Dağlık Karabağ ve Doğu Akdeniz'deki gelişmelere işaret ederek, "Türkiye'nin son aylarda oldukça saldırgan tavır sergilediği hususunda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile hemfikiriz" şeklinde konuşmuş. Türkiye'nin askeri gücüne de değinen ABD'li Bakan, "Türkiye'nin giderek artan askeri kabiliyetleri bir endişe kaynağı" ifadelerini kullanmış.
Programının yoğunluğu sebebiyle Ankara'da resmi temaslarda bulunmayacağını açıklayan Pompeo, daha sonra Gürcistan, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan'da temaslarda bulunacak.
Ah bu Amerika!
Şimdi bu adama neyi nasıl anlatacağız ki önce bir aynaya bakıp Amerika'nın yanlışlarını görsün ve sonra da ziyaret edeceği ülkeyi gelmeden önce bu üslupla eleştirmenin diplomaside yeri olmadığını öğrensin. Sanki Irak'ı işgal edip bu ülkeyi mahveden Amerika değilmiş... Sanki zavallı Suriye'de PKK/PYD teröristlerine silah verip onları azdıran Amerika değilmiş... Sanki Suudilere ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne silah satıp onların kafasını karıştıran ve sanki İsrail'in Filistinlileri getto hayatına mahkûm etmesine destek veren Amerika değilmiş...
Hepsi aynı
Bunlar Türkiye'yi yıllarca Avrupa Birliği kapısında oyalayanlara ve Kıbrıs'ta çözümü askıya alıp Rum kesimine meşruiyet kazandıranlara verdikleri kulaklarını biraz da buraya dikseler... Ama bütün bu laflar gereksiz... Neticede al Macron'u, vur Pompeo'ya, vur Miçotakis'e veya vur Paşinyan'a...