Bu işte bir yanlışlık var ama bunun kaynağını bulmak galiba kolay değil. Sözünü ettiğim yanlışlık Azerbaycan-Ermenistan çatışmasına ilişkindir. Çünkü neresinden bakarsanız bakın, bu çatışmanın şimdiye kadar bitmiş olması gerekirdi. Azerbaycan üstün askeri ve insani gücü ile Dağlık Karabağ'da Ermenistan'ı etkisiz hale getirmiştir. Ama nedense bu çatışma hiç bitmiyor ve Ermenistan ne kadar kayıplar vermiş olursa olsun, Azerbaycan'ın sivillerini füzelerle vurmaya devam ediyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Kim 'dur' diyecek?
Bu ateşkesli ateş durumuna acaba kim 'dur' diyecektir? Rusya'nın araya girip "Artık savaşmayın" demesi pek olası değil. Çünkü Ermenistan'da hem Rus askeri birlikleri var hem de Ermenistan'a Rusya'dan silah sevkiyatı devam ediyor. "Minsk Üçlüsü" denilen ülkelerin, Rusya yanındaki yani Amerika ile Fransa'nın da bir şey yapacakları pek yok. Özellikle bu ülkelerdeki Ermenilerin sayıca çok olması ve dolayısıyla Ermeni lobileri, bu ülkelerin hareket kabiliyetlerini olumsuz etkilemekte...
Kepaze bir durum
Bakalım bu kepazelik daha ne kadar devam edecek? Biz Türkiye olarak tarafımızı çok açık belirlemiş olduğumuz için, sonucun çok adaletsiz biçimde ortaya çıkmasını herhalde kabul edemeyiz. Ama Rusya ile diyaloğumuz herhalde bu açmaz durumu bir ölçüde etkileyecektir. Rusya, Türkiye'nin Minsk Grubu'na katılmasına razı olmasa bile, Azebaycan'a karşı çok adaletsiz davranıldığı takdirde, Ankara ile Moskova'nın arasının açılabileceğini herhalde görecektir.
Biden ve Ukrayna
Dikkatle izlememiz gereken durum ise Amerika'daki başkanlık seçimine ilişkin gelişmelerdir. Sonuçta Demokrat aday Biden'ın oğlu dolayısıyla karıştığı ve özellikle Ukrayna'yı içeren yolsuzluklar belgelenmiş durumda. Ama Trump aleyhtarı yerleşik medya ve sosyal medya araçları bunları sansürlüyor. Yani özgürlükler ülkesi Amerika'da medya özgür değilmiş. Bakalım bu durumlar 3 Kasım'daki başkanlık seçimine nasıl yansıyacak?