Her ulusun belleğinde bazı kötü anılar vardır. Belirli simgeler bu anıları adeta canlandırır ve o anıların yer aldığı zamanlara dönülmüş gibi olur.
Herhalde Osmanlı'da "Kazan" kelimesi Yeniçeriler'in ayaklanmalarını akla getirirdi. Veya Almanya'da birileri "Münih'teki birahanede siyasi gösteri yapılıyor" dese, sanırım akla Hitler'in siyaset sahnesine çıkması gelirdi. Bunun gibi Amerikalılar Pearl Harbour'daki deniz kazalarında, 2'nci Dünya Savaşı başlangıcında Japonların nasıl saldırdıklarını hatırlardı.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Askeri darbeler mi?
Bizde de "Işıklar yanıyor" kavramının askeri darbeleri hatırlattığını önceki gün bir Anayasa Mahkemesi üyesinin sosyal medyadaki mesajı ile öğrendik... "Anayasa Mahkemesi'nin ışıkları yanıyor" şeklindeki mesaj eski Genelkurmay'ın ışıklarını akla getirdi. Bu mesaja karşı çeşitli kamu kuruluşlarından "Bizde ışıklar hiç sönmez" şeklinde cevaplar da geldi. Olayı Anayasa Mahkemesi de ciddiye almış olmalı ki, dün onlar da ışıklı mesajın Anayasa Mahkemesi'ni ilzam etmediğini açıkladılar.
Biden'a bakalım
Aslında bizlerin darbeyi akla getirecek davranışların ciddiyetleri konusunda yeni ayraçlar bulmamızın zamanı gelmiştir. 15 Temmuz 2016'daki FETÖ'cü ve Amerikan güdümlü darbe girişiminden beri, kimse artık Genelkurmay'ın ışıklarını falan kontrol etmiyor. Ama Washington'daki çeşitli ışıklar mutlaka kontrol edilmelidir. Nitekim Demokrat Parti merkezinde yanan ışıklar Joe Biden'ın Türkiye'ye dönük siyasi darbe projelerini hatırlatmakta değil midir?
Elektrikler kesilir
Artık biliyoruz ki Ankara'daki devlet kurumlarının üyeleri kaşınır ve gece karanlığında ışıklarını yakarlarsa, bunların elektriği hemen kesilir. Garip olan bunca yaşanılan acı ve tatlı deneyler sonunda bile bir yüksek yargıcın kendi toplumunun davranışlarını tahlil edecek yeteneğe sahip olmamasıdır... Anayasa Mahkemesi bu aksaklık konusunda kendi üyelerine dönük eğitim çalışmalarına başlamalıdır.