İnsanlığın başında yeterince sorun yokmuş gibi bu koronavirüs salgını imdada yetişti. Şimdi insanlar evlere kapanırken ya da maske artık kaş gibi göz gibi yüzün mütemmim cüzü haline gelmişken, bir de bu salgının yol açtığı ruhsal bozukluklardan söz edilmeye başlandı. Dünya Sağlık Örgütü bu koronavirüsün hiç yok olmayacağına ilişkin uyarılarda bulunurken, Birleşmiş Milletler de bazı toplumlara moral takviyeleri yapmak için gerektiği şekilde duyurular yapıyor.
Türkiye ve dünya
Biz Türkiye olarak koronavirüs salgını öncesinde zaten sorunsuz bir yaşama sahip değildik. Stratejik müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri'nin PKK/ PYD terör örgütüne maddi ve manevi destek vermesi zaten yeterli bir sorundu. Bu arada Suriye topraklarındaki zararlı oluşumlar, Libya'daki dramatik durum ve Türkiye'deki milyonlarca göçmen, sorunlar listemizi kabartıyordu.
Sorunlar koleksiyonu
Sırada bir de dünyalı olmanın getirdiği global ve kronik sorunlar var. Bunlardan en önemli bir tanesi global ısınmadır. Bu ısınma sonucunda denizler 30-40 santim yükseldiğinde Maldivler, Seyşeller gibi ada devletler yok olacaklar. Bir diğer global sorun ise, belirli devletler arasındaki nükleer silahlanma yarışı değil mi? Örneğin bu yarışın bir gün Hindistan ile Pakistan'ı bir nükleer savaşa götürmesi ihtimali yok mudur? İran'ı hedef alan Amerikan siyaseti ya da İsrail'in Filistinlilere karşı izlediği korsanca siyaset de, koronavirüs salgını hiç olmadan dünyayı tehdit eden olgular arasındadır.
Sorumluluklar
Bu gerçeklerin ışığında Diyojen gibi yaşamak ve aydınlıktan kaçmak belki birileri için çözüm olabilir. Ama eğer omuzlarınızda ülke sorumluluğu varsa daima gözünüz açık olarak uyumak zorundasınızdır. Kısacası bazıları için "Ya dehre gelmeseydim, ya aklım olmasaydı" söylemini bırakın seslendirmeyi, düşünmek bile mümkün değildir.