Sanki her dakika ilahi bir uyarı geliyormuş gibi değil mi? "Siyasi haritalardaki sınırları fazla önemsemeyin" deniliyor bu uyarıda... Kimin ne zaman ne ile vurulacağını ne bayraklar ne de sınırlar belirliyor...

Dünyalılık
Çin'deki koronavirüsü sadece Çin'in sorunu mu yani? Ya da İran'da deprem olduğu zaman Van'ın Başkale'sini de vurmuyor mu sarsıntı? Ya da Irak'ı, Suriye'yi, Lübnan'ı vuran Ortadoğu rüzgarları, bize de bazen PKK bazen İdlib şeklinde yansımıyor mu? Uygarlığın ve demokrasinin kaynağı sayılan Avrupa 1940'lı yılları uygarca ve demokrasi içinde mi geçirdi? Hitler ya da Mussolini Asyalı mıydılar sanki?

Amerika uyuyor
Ah cahil Amerikalılar... Okyanusların ötesindeler diye kendilerini dünyanın geri kalanından soyutlanmış görmüyorlar mı? Teksas sınırlarına yüksek duvarlar dikerlerse, sanki Latin Amerika'dan da soyutlayacaklar kendilerini. Nüfus yapılarının giderek değiştiğini sanki görmüyorlar... Bir dönemde oy hakkı vermedikleri 'siyah derililer' giderek çoğunluğu ele geçirmeye hazırlanmıyor mu? Öldürücü silahlara sahip olma hakkını anayasalarına geçirerek, dünyaya fark mı attılar?

Biz dünyalıyız
Biz oldum olası dünyalıyız. Dünyanın iyiliklerine de kötülüklerine de hep hazırız. İç denizler kuruyunca göç etmesini de biliriz... Dünya konjonktüründe boşluklar olunca kıtalar ötesi imparatorluklar da kurarız. Ama bizim de kafamızı karıştırdılar Soğuk Savaş'ta... Bir hayali duvarın ötesinde kendimizi bölgenin ve dünyanın gerçeklerinden soyutlayabileceğimizi zannettik... Kendi içimizde kendimize bölündük.

Gerçekler ve biz
Ve şimdi hem dünyanın, hem de içinde bulunduğumuz coğrafyanın gerçekleri ile karşı karşıyayız. Darbelerin de, kamplaşmalarında kaynaklarını artık biliyoruz. Gerektiğinde kötülüklere karşı tek başına kalabileceğimizi de biliyoruz artık... İran'da olup bitenlerin de, Irak'ı vuranların da, Suriye'yi perişan edenlerin de, bize yansıyabileceklerini biliyoruz ve hazırız bunlara karşı...
Çok gecikmiş sayılmayız...