Siyasi yorumculukta ölçüyü kaçırırsanız, her salataya maydanoz olmak gibi bir tehlikeyle karşılaşabilirsiniz... Ölçüyü kaçırmanın en somut şekli ise, hiç katkınız ve hiç bilginiz olmadığı konularda, sanki karar vericiymiş gibi ya da sanki bir aktörmüş gibi görüş açıklamanızdır. Bu duruma bir örneği, bazı yorumcuların Soros veya FETÖ gibi aktörlere ilişkin olarak görüş açıklamalarından ve bu sırada birilerini suçlamalarından verebiliriz.
Soros gerçeği
Düşünün ki Soros şu anda kendi anavatanında makbul olarak görülmeyen ve demokrasinin tehdidi olarak görülen bir kişi. Oysa bu adam sahip olduğu servetin bir bölümünü, dünyaya demokrasi gelsin ve sivil toplum güçlensin diye harcadığını söylüyor. Türkiye'ye ilk geldiğinde de böyle olduğuna inanıldığı için mutlulukla karşılanmıştı. Ama daha sonra bu demokrasi arayışının aslında bir rejim kavgasını amaçladığı anlaşılınca, Soros'la birlikte yola çıkan sivil toplumcular ondan ayrıldılar. Ayrılmayanlardan biri olan Osman Kavala ne yazık ki hâlâ bu beraberliğinin hesabını veriyor.
FETÖ olgusu
FETÖ'nün yaratıcısı olan Fetullah Gülen de yolun başında inançlara saygılı olmayı vurgulayan ve eğitimde atılımlar yapılmasının bayraktarı olan bir din adamı görüntüsü veriyordu. Ama ondaki gerçek cevherin farkına Amerikan derin devleti ve CHP'nin eski Genel Sekreteri Kasım Gülek vardı. Gülen cemaatinin FETÖ'ye dönüştüğü anlaşıldığında ise iş işten geçmişti. Artık o devleti ele geçirmek üzere örgütlenmenin yolunu açmıştı. Başbakan Erdoğan'ın "Hasret bitsin, Türkiye'ye dön" çağrısı ise doğal olarak ret cevabı ile karşılanmıştı. FETÖ'ye göre geri dönmenin henüz şartları yoktu.
Bahtsız Kavala
Gerek Soros'u gerekse FETÖ'yü doğru olarak anlayanlar, doğru zamanlarda onlarla yollarını ayırdılar. Ama kafaları hâlâ karışık olanlar birilerini suçlayarak tam olarak bilmedikleri Soros ve FETÖ olguları üzerinde çeşitlemeler yapıyorlar. Bahtsız Osman Kavala da bunların ağızlarına şimdi sakız oluyor.