Madem Amerika Birleşik Devletleri'nin başındaki kişi ve damadı, hukuku da diplomasinin kurallarını yok sayabiliyorlar... Akıllarına estiği zaman, bir ülkeye başka ülkelere ait kentleri, yöreleri birilerine bağışlayabiliyorlar.

Madem...
Madem Amerika Birleşik Devletleri'nin başındaki kişi, kendisince tehlikeli bulduğu kişileri, generalleri açık ve seçik emirler vererek katledebiliyor. Ya da Amerika'nın kanunlarını uluslararası düzenin kuralları olarak kabul edip, başka ülkelere yaptırımlar uygulayabiliyor.
Bu tür örnekleri çoğaltarak "Madem" le başlayan sayısız paragraf yazabiliriz. Ama tablo çok açık ortada değil mi?

Anlamsız örgüt
Bu garip dünyada Birleşmiş Milletler taşınması gereksiz bir lüks değil midir? Zaten Güvenlik Konseyi'nin veto hakkına sahip üyelerinin var olması, Birleşmiş Milletler'in ipliğini yeterince pazara çıkartmıştır. Ayrıca UNESCO benzeri kuruluşlar da Amerika'nın bunlardan çekilmesi ile itibar yitirmişlerdir.

Tek maddeli gündem
Yapılacak şey, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun tek gündemli olağanüstü toplantıya çağırılmasıdır. Bu toplantıda şu andaki dünya düzenini yok sayan davranışlar açıkça konuşulmalı ve Genel Kurul'da Birleşmiş Milletler'in kendini feshetmesi için karar alınmalıdır. Bu durum çok da şaşırtıcı olmayacaktır. neticede Milletler Cemiyeti de, kendi kendini feshetmeden 2'nci Dünya Savaşı'nın patlaması ile buharlaşmamış mıdır?

İşi uzatalım mı?
Amerika Birleşik Devletleri hem dolar matbaasının sahibi olması ile hem de 800 milyar dolarlık askeri bütçesi ile dünyanın fiilen patronu ve Başkanının davranışları ile de dünyanın kabadayısıdır. Bu gerçek ortadayken işi uzatmanın ne faydası olabilir ki?