Bakarsınız bir gün İş Hukuku'nun kuralları siyasette de geçerli olur. Bu beklentimin nedeni, Yargıtay'ın son olarak aldığı bir kararla dedikodu yapan çalışanların iş akitlerinin feshedileceğine hükmetmesi oldu.
Dedikodu yapmış
Söz konusu olayda özel bir hastanede hasta bakıcı olarak çalışan işçi, iddiaya göre; hastane kapısı önünde birlikte sigara içen iki kişi hakkında dedikodu çıkarttığı gerekçesiyle tazminatsız şekilde işten atıldı. İş Mahkemesi'nin kapısını çalan işçi, sürekli maruz kaldığı hakaret ve tehditlere itiraz ettiği, fazla mesai ve genel tatil ücretlerini talep ettiği için işten çıkartıldığını öne sürdü.
Dava Yargıtay'da
Davalı hastane işletmecisi ise davanın reddini talep etti. Mahkeme, davacı işçiyi kısmen haklı buldu. Kararın temyiz edilmesiyle devreye giren Yargıtay 22'nci Hukuk Dairesi ise, mesai arkadaşlarının dedikodusunu yapan işçinin işten atılmasının önünü açacak bir karara imza attı. Karara göre dedikodu yapmak geçerli fesih nedeni olabilir. Ancak, çalışanın kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının da kabulü gerekir...
Dedikoducu siyasetçi
Şimdi bir hukuk kuralı haline gelen bu durumu siyasete uyarlamayı deneyelim mi?
Örneğin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında dedikodu niteliğinde konuşmalar yaptığı için sürekli olarak tazminat ödemeye mahkum olmuyor mu? Hatta bu ödemelerin yükünü onun sırtından almak için CHP milletvekillerinin aylıklarından tazminat kesintisi de yapılmıyor mu?
Kıdem tazminatı alabilir
Eğer Yargıtay'ın "Dedikodu" konulu son içtihadını siyasete uyarlarsak, Kılıçdaroğlu'nun CHP ile mevcut iş akdinin feshedilmesi gerekmez mi? Sonuçta Kılıçdaroğlu'nun işine yani genel başkanlığına son verilirken, onun birikmiş kıdem tazminatlarının da ödenmesi gerekebilir. Ama sonuçta yine de CHP kârlı çıkacaktır.