Her yılın son gününde ya da yeni yılın ilk gününde, geçen yıldaki olayların bilançosu çıkartılır. Yaşını başını gereğinden fazla almış bir gazeteci olarak bu söylediğimi çok yaptım. Sayısız bilançolar çıkardım geçen yıllara dönük olarak...
100 yıl önce
Ancak hiç yapmadığım bir şey var geçen yıllarda... İçinde bulunduğumuz yüzyıldaki tarihin geçen yüzyıla rastlayan döneminin bilançosunu çıkarmayı hiç denemedim. Yani şu anda 2020 yılına girmek üzereysek, acaba bundan tam yüzyıl önce 1920'ye girmek üzereyken, nelere takıntılı olarak günlerimizi geçiriyorduk?
Bağımsız ve egemen
Bugün 2019'a bakarken, Suriye ile sınırımızdaki güvenli bölge oluşumuna ilişkin gelişmeleri değerlendiriyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Trump ve Putin ile kurduğu diyalogların dış siyasetimize nasıl yansıdıklarını anlamaya çalışıyoruz. İç siyasette sadece "Hayır, olmaz" diyen bir muhalefet anlayışının demokrasiye yansıttığı olumsuzluklara bakıyoruz... Ama sonuçta bağımsız ve egemen bir ülkede yaşamanın güvenliğini hissetmekteyiz her gelişme yaşanırken...
Belirsizlikler dönemi
Oysa bir de 1919'u düşünün... Önce Balkan Savaşı'nda sonra da 1'inci Dünya Savaşı'nda acı biçimde yenilmişsiniz. Başta İstanbul olmak üzere kentleriniz düşman ordularının işgaline açılmış. 1919'da Samsun'a giden Mustafa Kemal Paşa'nın "Kurtuluş"a ilişkin planlarının ne olduğu henüz bilinmiyor. Kısacası 1920'ye girmekte olan topraklarda, yarına dönük belirsizlikler ağır basmaktaydı...
Kıymet bilmek
Bir de bugüne bakın... Türkiye bu bölgenin en güçlü ve en istikrarlı devletidir. Toplumda farklı görüşler yerli otomobili ya da Kanal İstanbul'u tartışıyor. En büyük bilinmeyen 2023'ten önce bir seçim olup olmayacağına ilişkin...
Kısacası yüzyılda elde ettiğimiz şeylerin kıymetini bilmeliyiz...