Cumhurbaşkanlığı sistemi, bazıları için sorumluluklardan kaçış sistemine de dönüşebilir... İcraatın ve alınan kararların bütün sorumluluğunu Cumhurbaşkanına yükler ve kenardan olup bitecekleri kayıtsızca izlerseniz, sistem yozlaşabilir... Sonunda Cumhurbaşkanı onay verdiği kararları bile veto etmek zorunda kalabilir. Bu durumu çok yakın zamanda kömürle işleyen enerji santralları olayında görmedik mi?

Değerli konut vergisi
Benim endişem şimdi de "Değerli konut vergisi" uygulaması ile getirilen yeni düzenin, enerji santrallarındaki durumun benzerine yol açması ihtimalidir. Bu vergi 7 Aralık'ta kabul edilen bir kanunlar paketi içinde yürürlüğe koyuldu. İşin garibi kanunun 7 Aralık'ta kabul edilmesine karşın, Tapu Genel Müdürlüğü önceden bazı firmalarla anlaşma yaparak İstanbul'daki taşınmazlara bedeller biçtirmiş.

Uçuk bedeller
Başta da söylediğim gibi, bu haksız ve Anayasaya aykırı durumun düzeltilmesi için yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'a gözler ve kulaklar dikili olacak. Hukuk devleti eşitlik ve mali güce göre vergi gibi ilkelere dayalı olduğu için bu vergi yasası Anayasaya zaten aykırıdır. Verginin istisnalarında ise kendi taşınmazına sahip olanların hakları, bu taşınmazları ticaret için kullananlar karşısında ezilmiştir.

Amaç ne?
Amaç yönetime para sağlamaksa, bunun için çaresiz vatandaşın ezilmesi mi gerekir? Bir paket içine bu çeşit geniş kitleleri bunalıma ve çaresizliğe sürükleyecek bir vergi kanunu yerleştirmeyi akıl eden acaba kimdir? Bu vergi kanununun doğuracağı ve geniş halk kitlelerini huzursuz edecek gelişmeler konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan önceden uyarılmış mıdır?
Bakalım bundan sonra neler olacak?