İlk bakışta gözümüze hoş gelen görüntüler, biraz zaman geçtikten sonra rahatsız edecek yorumlara da neden olabilir. Bu duruma bir örnek olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Fenerbahçe Kulübü Yüksek Divan Kurulu toplantısına katılmasını göstermek mümkündür.

Gurur yaşıyormuş
Fenerbahçe'nin başkanı Ali Koç, Cumhurbaşkanının divan toplantısına katılmasını şöyle değerlendirmiş:
"-Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın asırlık çınar Fenerbahçe'nin çatısı altında bizlerle olmasının onurunu ve gururunu yaşıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, kongre üyeliğinin 25. yılını doldurdu ve Yüksek Divan Kurulu üyesi oldu."

O oy kimindi?
Fenerbahçe Divan Kurulu Başkanı Vefa Küçük de bu konuyu konuşmasında şöyle değerlendirmiş:
"12 Cumhurbaşkanımızdan 2'si takım tutmuyordu. Geriye kalan 10 Cumhurbaşkanından başta Gazi Mustafa Kemal Paşa, sonra da şimdiki Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan olmak üzere 6'sı Fenerbahçeli. Bu bizim için iftihardır...
Sayın Cumhurbaşkanım, 21 senedir çözemediğim sıkıntı var, bunu çözmek istiyorum.
1998'de bir kongre oldu ve Aziz Yıldırım rakibimdi, 1 farkla kazandı...
O oyu bulamıyorum, belki sizindir."

Tarafsızlık sorunu
Evet... Eğer tuttuğunuz takım Galatasaray veya Beşiktaş ya da Trabzonspor yahut bir başkası ise, sizler de takılmış plak gibi aynı şeyi söyleyen ve "Cumhurbaşkanı tarafsız olmalıydı" diyen CHP'liler gibi hissetmeyecek misiniz? Hatta bu konuda daha da ileri giden CHP'liler "Trump'ın mektubu Türkiye'nin Cumhurbaşkanına geldi, AK Parti'nin Başkanına gelmedi. Bu mektuba neden aynı üslupta cevap verilmiyor" diyerek, söylemlerini daha da karmaşık hale getirmiyorlar mı?

Kılıçdaroğlu ne der?
Bakarsınız bunlar artık daha da fazla çileden çıkar ve "Trump'ın mektubu herkese değil sadece Fenerbahçe taraftarlarına gönderildi" derler.
Kemal Kılıçdaroğlu da Salı günkü CHP Grup toplantısında Galatasaray bayrağı açar ve "Geçen yıl biz şampiyon olduk, Fenerbahçe az kalsın ikinci lige düşüyordu" diye konuşma yapar.