Dış siyasetin karmaşık alanlarına girdiğiniz zaman "Varılan uzlaşmalardan kim kazançlı çıktı" sorusuna pek cevap bulamazsınız. Çünkü her uzlaşmada taraflar kendilerince hedeflenen amaçlara ulaşmayı hedeflemişlerdir.
ABD ve Rusya
Son dönemde Türkiye hem Amerika Birleşik Devletleri hem de Rusya Federasyonu ile Güvenli Bölge'ye ilişkin uzlaşmalar yaptı. Amerika bu uzlaşma sonunda Suriyeli Kürtlerin hayatını kurtardıklarını iddia ediyor. Rusya da Güvenli Bölge'ye ilişkin uzlaşma ile Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlandığı savını seslendiriyor.
Safsata
Eğer ileri giden bir CHP'liyseniz, bir kulağınızı Amerika'ya diğer kulağınızı da Rusya'ya verirsiniz ve "Türkiye dışında herkes Barış Pınarı Harekatı'ndan kazançlı çıktı" dersiniz. Hatta daha ile gider ve televizyonların tartışma programlarına katılıp, saçma sapan kavgalar da yaparsınız.
Biz kazandık
Oysa biraz aklınız varsa ve sağduyuluysanız, Türkiye'nin dünyanın iki süper devletini, yani Amerika ile Rusya'yı aynı noktada buluşturduğunu ve Türkiye'nin sınırlarına yapışık uzaktan güdümlü ve terör örgütlerine dayalı bir Kürt devleti kurma projesinin sona erdirildiğini görebilirsiniz. Sadece bu gerçeği görebilmek bile, "Varılan uzlaşmalardan kim kazançlı çıktı" sorusuna cevap bulmaya yeterli değil midir?
Üzüldük de...
Türkiye bu hedefe ulaşırken uluslararası düzenin çarpıklıklarından yansıyan ayıplı davranışlara da hedef olmuştur. NATO'nun ve stratejik ortak Amerika'nın adeta terörden yana oldukları, Avrupalı dostların aslında dost falan olmadıkları görülmüştür. Mısır'ın ve Suudi Arabistan'ın başını çektiği Arapların düşmanca tutumları yanında, Filistin'in adeta sessiz kalması da, hepimizi üzmüştür.
Kutlamalıyız
Ama sonuçta biz kazandık, yani Türkiye kazandı... Bu gerçeğin ötesindeki her safsata sadece laftan ibarettir. Bu kazanımın mimarı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, onun kadrolarını ve tabii ki Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kahraman askerlerini kutlamalıyız.