Bir eksiğimiz İstanbul Belediye Başkanı seçiminin yenilenmesinden ötürü kimin mağdur olduğunu anlamakmış... Bunun için nabız yoklaması yapan kamuoyu araştırma şirketleri de varmış.
Biz mağduruz
Ah bir bütünü görebilsek... Bu mümkün olsa, hepimizin kaç zamandır ne kadar mağdur olduğumuzu o kadar iyi göreceğiz ki...
1930'da girdiğimiz içine dönük korumacı sistem yüzünden, 1980'lerde Turgut Özal'ın devreye girmesine kadar, çağları ıskalamış olmamızdan büyük mağduriyet olabilir mi?
Çağı ıskaladık
Şimdi her Türk insanının uçağı tıpkı otobüs gibi kullanabilmesi bize doğal geliyor. Boğaz'ın altından istersek raylı sistemle, istersek bir denizaltı geçidi ile karşı kıyıya ulaşabiliyoruz.
Boğaz'ın üzerine ilk köprünün yapılabilmesi için 1970'lere kadar bekletilerek mağdur edilmedik mi? İki kıta arasındaki araba vapurlarını kullanırken, çağı ıskalamanın mağduriyetini yaşamıyor muyduk?
Acıklı bir durum
Televizyon 40 yıl sonra geldi Türkiye'ye... O dönemin önde gelenleri, bu televizyon cihazları yüzünden dövizimiz gidecek diye uykularını kaçırırlardı. Yurt dışına çıkmak da pek kolay değildi açıkçası. Bizden kimse gitmeden, herkes turist olarak bize gelsin diye beklerdik. Sonuçta 1980'de Türkiye'deki tüm turistik yatak sayısı, Yunanistan'ın Girit Adası'ndaki yatak sayısından azdı. Zaten tüm ihracatımızla petrol ithalatımızı ancak karşılayabiliyorduk.
Gerisini İMF tamamlardı...
Onlar aya biz yaya
Mağdur olmak ne anlama gelir sorusu bize sorulmalıdır. "Onlar aya biz yaya" diyerek kendi halimize gülmez miydik? Bırakın akıllı cep telefonunu veya interneti... Elektrik giren köylerle övünürlerdi bizi yönetenler.
Her 10 yılda bir askeri darbe olmazsa, siyaset eksikli sayılmaz mıydı? Evet efendim... Her ne kadar bazı mazbatakolikler kendilerini mağdur saysalar da, hepimizin mağduriyeti mazbata gerektirmeyecek kadar ortadadır.