Yine Refik Halit Karay'ın "Bu Bizim Hayatımız" romanına takıldım. Romanın kahramanı Şemsi Arar, dedektiflik yaparken, beslemelikten hanımefendiliğe, uşaklıktan paşalığa yükselenlerin öykülerine takılır. Çünkü Hayret Efendi Yalısı'nın sahibi Mazlum Sami, ondan yalıda çalışmış olan bir arabacıyı bulmasını istemiştir.
Şaşırtıcı durumlar
Refik Halit 2000'lerin Türkiye'sinin dünden bugüne uzanan toplumsal yaşamında kimlerin nerelerden nerelere geldiğini yazsaydı kim bilir nasıl merakla okurduk. Herhalde "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" benzeri hiç değişmeyen ulusal sloganların gölgesindeki HDP'lilerin varlıkları onu çok şaşırtırdı. Nitekim dün 23 Nisan'ın kutlandığı TBMM'ye gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan da, HDP'li Pervin Buldan'ın oradaki varlığına dayanamayıp, TBMM'yi terk etmemiş mi?
Darbeler olsa da değişmeyenler
Evet... Bu bizim hayatımız sonuçta... Askeri darbelerde TBMM kapatılır ve Anayasa askıya alınırdı. Ama 23 Nisan'lar da, 29 Ekim'ler de kutlanırdı. Resmi söyleme göre "İttifakın lideri ve stratejik ortağımız Amerika Birleşik Devletleri"nin PKK/PYD'yi silahlandırması kadar garip durumlar yaşardık bizim hayatımızda. Bugün de ana muhalefet CHP'nin, Türkiye'nin ulusal çıkarlarını hedef alan Amerikan siyasetlerine karşı hiçbir söz söylememesi de bizim hayatımızın parçalarından değil midir?
Çok farklı bir hayat
Bakarsınız bir gün CHP'nin başındaki Tunceli'li kişi "Ben Dersim'de yapılanların hesabını sormak için buradayım" der ve Ankara'da, İstanbul'da CHP'ye verilen Kürt oylarının gerekçesini böyle açıklar. Böylece Çubuk'taki şehit cenazesinde ona saldıranların haksız olduklarını da bu şekilde vurgulamış olur. Bütün bunları yazan Refik Halit Karay da, bu defa irdelediği "Bizim Hayatımız"ın eskisine hiç benzemediğini görür.
Son seçimin ayıpları
Bu yeni "Bu Bizim Hayatımız"ın en şaşırtıcı bulgusu kendimizi bildik bileli yaptığımız seçimleri de, taşıma seçmenler ve hileli sayımlarla, sonunda 31 Mart'ta yüzümüze gözümüze bulaştırmamız olmayacak mıdır?