İnanılır gibi değil. Meğer Amerikan ve İngiliz medyası AK Parti'nin Ankara ve İstanbul'da seçimi kaybetmesini bekliyorlarmış. "Büyük şehirlerden Erdoğan'a darbe" benzeri başlıklara her adımda rastlanıyor. Mesela "The Guardian" gazetesi "Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 16 yıldır sandıkta ilk kez cezalandırıldı" diye vermiş Türkiye'deki yerel seçim haberini.

Biz niye susuyoruz?
Nedense biz mesela İngiltere'nin içine düştüğü Brexit zavallılığını vesile edip, sözde demokrasinin ve soğukkanlı bilincin vatanı sayılan bu ülkenin hal-i pürmelali hakkında hiç çeşitlemeler yapmıyoruz. Ya da Amerika'nın siyah Obama'dan sarı-beyaz Trump'a geçişinde tanık olunan tutarsızlıklara bakıp, zaten bu ülkenin "Kurucu babaları"nın da köleci olduklarını falan yazmıyoruz.

Yoksa haklılar mı?
Aslında bunlar Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takıntılı olmakta haklılar.
Yani ne vardı Venezuela'da seçilmiş Başkan Maduro'dan yana görüş açıklamak? Avrupa Birliği ülkeleri toptan Venezuela'daki Amerikan darbe girişimlerine destek verirken bir bize mi kalmıştı Maduro'ya destek vermek?

Galiba kızdılar
İsrail'in başkentini Kudüs'e taşıması veya Suriye'den alıp işgal ettiği Golan Tepeleri'ni ilhak etmesi, nedense Türkiye'nin de sorunu oldu... Bunun gibi Mısır'daki Sisi darbesini hem Amerika hem de Avrupa sevinçle karşılarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın devrilen Başkan Mursi'yi tutması kabul edilebilir miydi ki?

Kılıçdaroğlu olsaydı
Oysa CHP'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir iktidar lideri olsa ne güzel şeyler duyardık...
Ne demek yani PKK/PYD'yi Türkiye için tehdit olarak görmek? Ayrıca başka işimiz kalmadı da Rusya'dan S-400 savunma sistemi almamız mı kaldı? Bu arada FETÖ konusunda ikide bir Amerika'yı rahatsız etmek dostluğa ve müttefikliğe yakışıyor mu?
Bu arada Amerikan ve İngiliz medyası Ankara ve İstanbul'da seçim sonuçları değişirse, olayın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne taşınması gerektiğini içeren yorumlar da yayınlarlar herhalde.