Hep aynı filmi izlemek alıştığımız bir durum... Ama Kemal Sunal filmlerinden söz etmiyorum. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a karşı kim ortaya çıkarsa, birilerinin bu kişiyi cilalamaya başlamalarından söz etmekteyim.
Cilalı taş devri
Hatırlar mısınız Selahattin Demirtaş'ın nasıl cilalandığını? Meğer çok iyi türkü de söylermiş ve meğer çok nüktedan bir siyasetçiymiş diye pazarlandığını... Sanki HDP Kandil Tepesine değil de İstanbul'un yedi tepesine hitap ediyormuş gibi değil miydi o dönemde? Diyarbakır'ın Sur'u ve Silvan'ı değil İstanbul'un Cihangir'i ve Nişantaşı'sı artık HDP'nin kaleleriydi sanki...
Algı operasyonları
"Çözüm Süreci"ni çukur ve hendek savaşlarına dönüştüren ve gözleri Ankara'da değil, hem gözleri hem de kulakları Kandil'de olan kadroların notlarını toplum sonunda verecekti. Ancak bunun için Demirtaş'ı cilalayanların bu görevlerini bırakmaları da gerekiyordu. Çünkü algı operasyonları olmadan, teröre destek verenlerin barış ve çözüm taraftarları olarak görülmeleri mümkün değildi.
Sırada İnce var
Şimdi sırada Muharrem İnce var... Çok iyi hatipmiş, generallerin apoletlerini sökecek kadar yürekliymiş, ağzına gelen her şeyi söylemekten çekinmeyen bir kişiymiş, özgüvenliymiş, halktan kopuk değilmiş... İnce hakkındaki bu övgüleri okurken, içinizden "Yazık olmuş CHP"ye diye düşünüyorsunuz. Böyle bir insan dururken, CHP'nin hâlâ Kemal Kılıçdaroğlu'nun elinde bulunması, yürek yakıcı bir durum olmuyor mu?
Yazık oluyor İnce'ye
Yani Muharrem İnce hem CHP'nin Genel Başkanı hem de CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olsa daha doğru olmaz mıydı? Böylece CHP'nin oyları yüzde 25'lerden daha yukarısını da belki görebilirdi. Ama bugün İnce'yi cilalayanlar, Kılıçdaroğlu'na tek söz bile söyleyemiyorlar. Çünkü bunlara göre CHP'nin tapusu Kılıçdaroğlu'nun elinde... İnceler gelip geçer ama Kılıçdaroğlu hiç kıpırdamaz oturduğu yerde.
İhsanoğlu
Oysa CHP ve MHP'nin ortak adayları olan Ekmeleddin İhsanoğlu gerçekten önemli ve değerli bir insandı. "Osmanlı Bilim Mirası" çalışması bile onun düşünce dünyasının zenginliğini gösteren bir kanıt değil midir? Ama ne Demirtaş'a ne de İnce'ye gösterilen ilgiye nail olabildi İhsanoğlu... Çünkü kimsenin apoletlerine takılmamıştı ve bisiklete de hiç binmemişti.