Bütün adaylar harıl harıl kampanyalarını sürdürüyorlar. Aslında mutluluk verecek bir tablo bu. Çoğulcu demokrasi Türk siyasetinin yerleşik bir öğesidir... Her adayın kendisinin kazanacağına olan inancı, meydan mitinglerindeki konuşmalarından da, televizyonlarda yapılan söyleşilerden de anlaşılıyor. Yani adayların demokrasinin sonucuna olan güvenleri tam...
Vizyon ve misyon
Ancak biz seçmenler için durum farklıdır. Çünkü önümüzdeki dönemde Türkiye'yi çok ciddi sınavların beklediğini hepimiz biliyoruz... Yatırımları, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma hedefini falan bir kenara bırakalım. Neticede karar verildiği zaman Boğaz'ın altından da üzerinden de geçilebileceğini gördük. Vizyon ve misyon sahibi bir lider önderliğindeki siyasi kadronun neleri gerçekleştirebileceğini biliyoruz.
FETÖ ve PKK
FETÖ ve PKK ile mücadelenin devamı konusunda ise sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın varlığı, biz seçmenlere güven vermekte. Gerek Erdoğan dışındaki cumhurbaşkanı adaylarının gerekse Cumhur İttifakı dışındaki partilerin, FETÖ ve PKK ile mücadele konularında ciddi ve tutarlı bir söylemleri yok.
Minnet borcu var mı?
CHP yönetiminin zaten FETÖ'ye karşı bir sempati duyduğu ve hatta Kılıçdaroğlu'nun "Baykal kasetleri" dolayısıyla FETÖ'ye minnet borcu olduğu bile çok yaygın bir gözlem değil mi? Diğer yandan CHP'nin HDP dolayısıyla Kandil'e selam gönderdiğini de görmekteyiz. Yerel yönetimlere hem idari hem de mali özerklik vaadi, CHP'nin PKK'ya gönderdiği bir mesaj olarak da algılanmakta.
Sahada top gezdirenler
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ile İyi Parti'nin Meral Akşener'i ise, gerek FETÖ gerekse PKK ile mücadeleyi adeta önemsemiyorlar. Bir başka deyişle kazanma ihtimalleri olmayan bu adaylar, sahada top gezdirmekten ve demokrasimize olan güvenimizi artırmaktan öteye pek bir şey yapmıyorlar. Aslında Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek bu açıdan en deneyimli ve en tutarlı adaydır.
Şimdilik durum bu merkezde...