Gözle görülüp elle tutulmayan ama her an her gelişmede varlığı hissedilen bir olay 2017 yılını götürdü... Bu olay artık Birleşmiş Milletler'in dünya barışını sağlamak ve krizlere çözüm üretmek konusunda bir nevi buharlaştığı ve yok olmaya yüz tuttuğu gerçeğidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sürekli hatırlattığı gibi dünyanın beşten büyük olduğu anlaşılmıştır. Ama dünya ülkelerinin genel beklentisi olan bağımsızlıklara ve egemenliklere saygı duyulması ilkesi bu "Beşler"den biri olan Amerika tarafından sürekli çiğnenmiştir.
Acı bir itiraf
BM Genel Sekreteri ve eski Portekiz Başbakanı Antonio Guterres'in New York'ta yaptığı basın toplantısında 2017'ye ilişkin olarak söyledikleri, BM'nin durumunu çok iyi özetliyor. Şöyle konuşmuş Guterres:
"- Bir yıldır BM Genel Sekreteri durumundayım, amacım 2017'nin barış içinde geçmesini temin etmekti. Ama maalesef başarılı olamadım ve olamadık. 2018 için de dünya barışı açısından pek de ümitli değilim, bence dünyamız kırmızı çizgisinde olup yeni tehlikeler içinde bulunuyor."
Çok tehlikeli durum
"- Bu kriz nükleer savaş korkusu olup, soğuk savaş sonrasında yaşanan en tehlikeli durumdur. Bu tehlikeli havayı derhal değiştirmemiz gerekir. Bütün dünya ülkelerinin yeni yıla bu zor duruma yıkıcı değil, yapıcı olarak yaklaşması gerekir."
Saldırgan bir süper güç
Güçlü olmayı saldırgan olmakla eşdeğer kılan davranışların sahibi ABD'nin son marifeti, İran'ın içişlerine açıkça müdahale niteliği taşıyan açıklamaların her kademeden yapılması değil midir? Trump'ın İran halkını ayaklanmaya çağıran mesajlarını, ABD Dışişleri sözcülerinin bu konudaki açıklamaları izlemekte. Bizim "Gezi kalkışması" sürecinde tanık olduğumuz sahneler, şimdi İran kentlerinde sahneleniyor.
Aynı hata
İran halkının mutsuzluğunu yine bu halk değerlendirecektir. Eğer rejim sağlam değilse, halka rağmen ayakta kalamaz. Ancak buna asla ABD karar veremez. Bu vesileyle bizim aynı hatayı Suriye'de "Muhalif gruplar" diye terör örgütlerine verdiğimiz destekle ve Esad rejimini bizim bir iç sorunumuz gibi görerek yaptığımızı unutmayalım. ABD hem BM ilkelerini ayaklar altına alırken, hem de bu kurumun faaliyetlerini boykot ederek iyice etkisiz hale getirirken, biz bu çizgiye asla girmeyelim.