21'inci yüzyılın bir senesini daha geride bırakmak üzereyiz. Yarın gece yarısından sonra takvimlerde 2018 sayısı görülecek. Geçen yüzyılın yani 20'nci yüzyılın ortalarında doğmuş bir kişinin, şimdi 21'inci yüzyılda da birer birer yeni yıllara ulaşması şaşırtıcı oluyor. 22'nci yüzyılı göremeyeceğinizi bilseniz de, çevrenizdeki pek çok genç insanın bunu görebileceğini biliyorsunuz. Yani yaşam bir kişiye bağımlı olmayan bir devamlılıktan ibaret...

Dün ve yarın
Zamanları eriterek geride bırakırken, eski bir alışkanlıkla "Dün bugünden daha iyiydi" şeklindeki şehir efsanesine sık sık atıfta bulunuyorsunuz... "Nerede o eski günler" diyenlere her zaman rastlıyorsunuz. Oysa her zaman yarınlar dünden daha iyi şeyler getirmiştir. Bu gerçeği somut olarak ölçmek de mümkündür.
Şu anda 2018'e girmek üzereyiz ve hem içeriden hem de dışarıdan tezgâhlanan komplolara hedef olmak hem hepimizi endişelendiriyor hem de içinde bulunduğumuz gergin ortam bizleri yordu.

100 yıl önce
Eğer yüzyıl önce yani 1918'in başında olsaydık, çok mu rahat yaşamakta olacaktık? Birinci Dünya Savaşı'nın yenilmiş ülkesi olarak biraz sonra başta İstanbul olmak üzere Türk kentlerinin işgal edildiğine tanık olacaktık. 600 yıldır bayrağı altında yaşadığımız Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküp yok olduğu yılları yaşıyorduk 100 yıl önce... Mustafa Kemal önderliğindeki Kurtuluş Savaşı henüz başlamamıştı.

Dünyada durum
Dünya da bugünkünden daha iyi değildi dünya nüfusunun çoğunluğu için... Sömürgeciliğin ağırlıklı ülkeleri olan İngiltere'nin Fransa'nın işgali altında bulunan Afrika'nın ve Asya'nın ezik ülkelerinin ezik halkları insan yerine koyulmuyorlardı. Amerika'da ise siyah derililerin oy hakları olmadığı gibi, seçkin üniversitelere kabul edilmiyorlardı.

İyimser olun
Eğer "Nerede o eski günler" diyerek sık sık iç çekenlerden biriyseniz, yarının bugünden daha iyi olacağı ihtimaline de zihninizde yer vermenizi öneririm. Benim yaşadığım ve yüzyılları geride bıraktığım dönemlerde bu hep böyle oldu.