Dünkü zamanlarla bugünü anlamaya çalışanların yaklaşımlarına "Anakronizm" denildiğini biliyoruz. Bunlara en çarpıcı örnek yel değirmenlerine saldıran Don Kişot değil midir? Türkiye'nin Kudüs konusunda sergilediği kararlılığa, Osmanlı dönemini çarpıtıp bugüne taşımaya yeltenerek cevap veren, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Abdullah Bin Zayed El Nahyan'ı "Post modern Don Kişot" olarak gösterebiliriz.
El Nahyan'ın mesajı
Türkiye'nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kudüs'e sahip çıkmasını hafife alan El Nahyan, sosyal medyada, 1916'da dönemin Türk paşasının Şam halkına karşı suç işlediğinin iddia edildiği bir mesajı retweetlemişti. Mesajda şu ifadeler yer alıyordu:
"1916'da Türk Fahreddin Paşa'nın Medinetü'l-Münevvere halkının hakkına girdiğini ve onların mallarını çaldığını, onları kaçırdığını, Şam'dan İstanbul'a 'seferberlik' ilan ederek, Medine'deki el yazması eserleri çaldığını biliyor muydunuz? İşte Erdoğan'ın dedelerinin Müslüman Araplarla ilişkisi buydu."
Gerçekler gizlenmez
Bu adama Türkiye'nin derdinin Osmanlı dönemine geri dönmek olmadığını acaba nasıl anlatsak? O döneme ilişkin olarak bizim tarihimizin kahramanlık ve kararlılık olarak nitelenen eylemlerinin bazıları, tabii ki o coğrafyanın insanları tarafından farklı yorumlanır. Ama bizde de o döneme ait eleştiriler fazlasıyla yapılmıştır. Örneğin Suriye'deki 4'üncü Ordu'nun komutanı Cemal Paşa'nın Suriye halkına karşı sergilediği despotça ve akıl dışı davranışları, onun yaveri olan ve Cumhuriyet döneminde Akademi Komutanlığı yapan rahmetli Orgeneral Ali Fuat Erdem kitaplarında etraflıca anlatır. ("Paris'ten Tih Sahrasına"- "Suriye Cephesi")
Çağdaş Lawrence'lar
Bugünün Türkiye'si Kudüs'ü, ezilen Filistinlilerin ve bazı Arap devletlerinin ihanetine rağmen Arap dünyasının ve tüm dinlerin ortak sorunu olarak görüyor. Dünün İngiliz ajanı Lawrence'ın yerine geçen ve Arap dünyasının sorunlarını İsrail'e ve ABD'ye peşkeş çeken El Nahyan'ların öfkelerinin nedeni de bu değil mi?
İhanetleri ortada
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın El Nahyan'a verdiği cevap da bu durumu çok iyi özetliyor:
"- Tarihimizin işte bu mümtaz şahsiyetine (Fahreddin Paşa) ve onun Medine'de gösterdiği şanlı direnişe dil uzatanların, bugün kimlerle, nerelerde, ne işler çevirdiğini gayet iyi biliyoruz. Yeri gelecek bunları da açıklayacağız. Arap ülkelerindeki kimi yöneticilerin Türkiye'ye yönelik husumetlerinin kendi dirayetsizliklerini, acziyetlerini hatta ihanetlerini örtme amaçlı olduğu da açıkça ortadadır."