Bizler bireyler olarak anılarımızı kendimiz düzenleriz. Sevdiklerimizi ve sevmediklerimizi kendimiz belirleriz. Ama toplumsal belleğin düzenlenmesi çok farklıdır. Dün toplumda "İyi ve doğru" olarak görülen olgular, bir süre sonra "Yasaklı ve tehlikeli" konumuna girebilirler. Üstelik biz Türkiye olarak bu duruma çok sık tanık olan bir ülke değil miyiz?
Atatürk'ün ölümünün yıldönümü vesilesiyle, kimlerin Atatürkçü olabileceği konusunda kendilerinden menkul Atatürk uzmanları sayısız yorum yaptılar. Bu arada biri de "Atatürk'ü sevmek ibadettir" benzeri bir şeyler dedi.
Bayar ve Atatürk sevgisi
İlk defa "Atatürk'ü sevmek milli ibadettir" diyen kişi Atatürk'ün cenaze töreni sırasında Başbakan olan Celal Bayar'dır... Daha sonra Demokrat Parti'nin kurucusu olan ve 1950'nin 14 Mayıs seçimlerinde iktidara geldikten sonra Cumhurbaşkanı seçilen Celal Bayar ve DP yönetimi bir türlü bitmeyen Anıtkabir inşaatını tamamlamışlardır. Ve Atatürk 1953'ün 10 Kasımında, Anıtkabir'e nakledilmiştir.
DP'den AK Parti'ye
Ve 1960'ın 27 Mayıs günü yapılan ve her aldıkları kararı Atatürkçü gerekçelere bağlayan darbe ile Celal Bayar ve DP'liler cezalandırılmışlardır. O dönemde kimse Atatürk'ün Başbakanı Bayar'ın "Atatürk'ü sevmek milli ibadettir" dediğini ve Anıtkabir'in DP iktidarında tamamlandığını hatırlamamıştır. Nasıl bugün faşist mi, komünist mi, FETÖ'cü mü oldukları belli olmayan kesimlerden insanlar, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'i daha ileri noktalara taşıyan AK Parti iktidarına karşı kullanmak için Atatürkçülüğü istismar ediyorlarsa, 27 Mayıs darbesinden sonra da kendilerini Atatürkçü olarak gören darbeciler Bayar ve arkadaşlarına "Devrikler" demişlerdir.
Beyin nasıl depolamıyor?
Cambridge Üniversitesi araştırmacıları, beynin kötü anıları ve düşünceleri depolamadığını saptamışlar. "Nature" dergisinden alıntılanan ve "big.think. com" sitesinde yayınlanan bir makaleye göre beynin hippocampal bölgesi, istenmeyen düşünceleri, görüntüleri ve anıları, GABA denilen "aminoasit neuro transmitter"lerin yoğunlaşması sayesinde bloklarmış. GABA'nın eksikliği sonucu olarak zihindeki istenmeyen düşüncelerin, görüntülerin ve anıların yoğunlaşması ile insanlar ruhsal bunalımlara sürüklenirler ve hatta akıl hastası olabilirlermiş.
Bugün de "Nasıl Atatürkçü olunur" konulu çeşitlemeler yapanların beyinleri, herhalde gerçekten Atatürk'ü sevenlerin başlarına eski kuşak Kemalistler tarafından neler getirildiğini depolamamışlardır.