Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

“Stratejik ortak”lar “stratejik rakip” olmaya başladı

Dilimizden hiç düşürmediğimiz klişe söylemlerin artık gülünç kaçmaya başladığını herhalde hepimiz görüyoruz. Örneğin yakın zamana kadar bizim için "Dost ve müttefik" ya da "Stratejik ortak" tanımına giren ülkelerin bugünkü konumları için yeni klişeler bulmamız gerekmiyor mu? Mesela bunlardan bazıları için "Hem dost hem düşman" deseydik, ya da "Stratejik rakip" diyerek ilişkimize açıklık getirseydik daha doğru olmaz mıydı?

Yanlış anlamalar
Bunun gibi mesela "Çoğulculuk" kavramını "Çok başlılık" diye anlayanlarımız yok mu? Yakın zamanlara kadar başkenti "Ankara" değil de "Kandil" olarak görenlerimiz siyaset meydanlarında değiller miydi? Ama bazıları da Ankara'yı öylesine içselleştirmişlerdi ki, Türkiye'yi ülkenin her yöresinden seçilip gelenlerin değil sadece "Ankaralı atanmışlar"ın yöneteceğini düşünürlerdi.

Yoktan mı var edilmiş?
Aslında ezberlerimizin ne ölçüde doğruyu yansıttıkları da ciddi bir sorun değil midir? İlkokul çağlarında hep birlikte söylediğimiz marşları bir hatırlayın... Örneğin "Ankara, Ankara güzel Ankara" diye başlar o marş... Sonra bir yerinde "Yoktan var edilmiş ilk şehir sensin" diye devam eder. Yani Ankara'nın başkent olması anlatılır bu söylemle... Sanırsınız ki başkent değiştiren dünyadaki tek ülke bizimkidir.

Yenilenlerin kaderi
Oysa 1'inci Dünya Savaşı'nda yenilen imparatorluklar, Osmanlı İmparatorluğu gibi çöküp parçalanmışlardır ve topraklarında Türkiye Cumhuriyeti gibi yeni cumhuriyetler kurulmuştur. Yenilenlerin başkentlerindeki parlamentolardan bazıları, bizim İstanbul'daki "Meclis-i Mebusan"ın 1920'de Ankara'daki TBMM'ye taşındığı gibi, Almanların parlamentoları da 1919'da Berlin'den Thüringen eyaletindeki Weimar'a taşınmıştır. Sonuçta iki imparatorluk da cumhuriyet olmuşlardır ve ikisi de yeni başkent belirlemişlerdir.

Kimler kurdu?
Kısacası Ankara yoktan var edilmemiştir... En önemlisi de "Yeni Ankara"yı Osmanlı'nın İstanbulluları kurmuştur. Beraberlerinde Osmanlı'nın ideolojik ve siyasal kavgalarını ve hastalıklı geleneklerini de Ankara'ya taşımışlardır. Kazan kaldırmak yeniçerilerden, darbe yapmak İttihatçılıktan aktarılmamış mıdır? "Edirne'ye Enver gireceğine Bulgar girsin" söylemi bugünün nefretlerini de yansıtmıyor mu?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA