Bu kadar fazla değişim de can sıkıyor açıkçası... Eski güzel günlerde bir gazete "Genç subaylar rahatsız" veya "Karargâh rahatsız" diye manşet attığında, sonunda rahatsızlar eyleme geçerdi.
Bugün ise bu tür manşeti atanları rahatsız edecek gelişmeler oluyor.
1974'te Antalya'da askerlik yaparken bölük komutanımız "İstifham" kelimesini herhalde bilmediği için bize "Kafanızda izdiham olunca bana gelip sorun" derdi. Bugün ise artık "İstifham" kavramı yetersiz kalacağı için, "İzdiham" kelimesi gerçekten uygun kaçıyor bazı kafalardaki kargaşaya.

Kim huzursuz?
Eskiden "Kemalistler rahatsız" denildiği zaman önce subaylar gelirdi akla... Ama 15 Temmuz darbe girişiminden beri artık Kemalistlerin değil FETÖ'cülerin huzursuz olmaları daha fazla önemseniyor.
Galiba işin suyu son olarak "e-muhtıra" ile çıktı. Bu olayla anlaşıldı ki askerler askerlikle uğraştıkları zaman daha etkili oluyorlar.
Aslında basının da darbecilikle değil gazetecilikle uğraşmasının daha doğru olacağı da bazıları tarafından 28 Şubat post-modern darbesinin sonuçlarına bakılarak anlaşılmıştı.
Kartel kuran ve post-modern darbeye çanak tutan basın patronlarından bazılarının hapse girmelerinin herkesin kulağına küpe olduğu zannedilmişti. Ama demek ki bu tür beklentiler daha çok su kaldırırmış.

Eski ve yeni
Eski ile yeni arasındaki farklar tabii ki darbecilerle basın arasındaki ilişkilerden öteye boyutlar da taşımakta.
Eskiden bir Amerikan başkanının siyah derili olması düşünülemezdi. Bugün ise sarı saçlı ve beyaz derili bir başkan beyazları daha çok ürkütüyor.
Eskiden susayınca su içilirdi. Şimdi ellerinde su şişeleri ile dolaşır oldu insanlar.
Eskiden insanlar akıllarına güvenirlerdi. Şimdi ise "Akıllı telefonlar"ına güveniyorlar.