İlkokula yeni başlayan minik çocuk ilk gün eve döndüğünde annesi "Yatağa erken gir, yarın okul var" deyince öfkelenmiş ve "Bugün gittim ya okula, yarın da mı gitmem lazım" diye tepki göstermiş ya...
Siyasi yaşam da hiç bitmeyen bir okul gibi değil mi aslında? Bugün almamız gereken dersleri, uzak ve yakın geçmişte defalarca görmedik mi? Mesela ilkeler, hedefler, somut projeler konuşmak yerine kişilere dönük takıntıları sakız edenler yüzünden demokrasi defalarca kilitlenip rafa kaldırılmadı mı?

AK Parti çok yeni
Bu konuda AK Parti'yi eleştirmek anlamsız. Çünkü AK Parti çok yeni bir parti. Kurulduğu yıldan beri iktidar olması bir şey değiştirmiyor. Seçmenin bu partiyi hep iktidarda tutması da, bu partinin yaşını artıran bir durum değil. Ayrıca AK Parti'ye ve Tayyip Erdoğan'a karşı izlenen siyasetin dünden kalan kötü alışkanlıkları içermesi de, AK Parti'yi eskitmiyor.
Ama özellikle CHP'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana var olması ve hiç değişmemekte ısrar etmesi, mutlaka değerlendirilmesi gereken bir durum.

CHP'nin yapması gerekenler
Çok partili demokrasiye geçtiğimiz günden beri seçim kazanmakta zorlanan CHP için kim bilir kaç kez tekrarlanmış bir değerlendirmeyi hatırlayın:
- CHP orduya, yargıya, seçkinlere dayanmak yerine halka güvenmeyi başarabilseydi seçilmiş iktidara aday olabilirdi.
- Her şey CHP'nin sözde seçkinci eğiliminden kurtulup kurtulmamasına ve gerçekten "Halkın" partisi olup olmamaya karar vermesine bağlıdır.

Hep o şarkı
Ama biliyoruz ki sade toplumsal değil siyasal genlerimizde de "Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur" bilgisi vardır. Yani CHP'nin bundan sonra değişmesini beklemek doğru bir davranış değildir. Bu gerçeğin ışığında geçmiş referandumlarda ve temel tercihlerde nasıl hep "Hayır" dediyse, nisandaki referandumda da CHP'nin tutumu "Hayır" olacaktır. Halkın seçtiği cumhurbaşkanını TBMM ile eşit düzeye getiren yeni anayasa değişikliğine "Hayır" demeyi ise ne cumhuriyetçilikle ne de halkçılıkla bağdaştırmak mümkündür.