Eğer Donald Trump göreve başladıktan sonra Amerikan derin devletini, istihbarat örgütlerini, Clinton'a bağış yapan milyarderleri ve Kongre'deki fanatikleri dizginleyemezse, yeni bir "Soğuk Savaş" kaçınılmaz olacaktır. Trump'ın Dışişleri Bakan adayı Rex Tillerson'un Senato komitesindeki sorgulanmasını izlediyseniz, sade Demokratların değil bir bölüm Cumhuriyetçilerin de Rusya'yı Sovyetler Birliği'nin yerine koyduklarını ve Putin'i de Stalin gibi gördüklerini fark etmişsinizdir.
Rusya çok rahatsız
Bu Amerikalı politikacılar Rusya'daki insan hakları ihlallerinden ne kadar rahatsız olduklarını söylerlerken ve Rex Tillerson'a bu konuda ne yapacağını sorarlarken, hiçbiri aynı konuda Suudi Arabistan'ı veya Mısır'ı gündeme getirmemişlerdir.
Bir de somut gelişme var gündemde... Amerikan zırhlı araçları Polonya'da yığınak yapmaktalar. Dün Putin'in sözcüsü Dimitri Peskov bu yığınağın Rusya'nın güvenliğini tehdit ettiğini açıkladı.
Medya işi körüklüyor
ABD'nin merkez medyası da bu arada Rusya'nın Amerikan Başkanlık seçimlerine Trump'ın lehine müdahale ettiğini iddia eden istihbarat örgütü raporlarını yayınlamakta. Trump da bu raporların sızdırılmış ve sahte olduklarını basın toplantısında da açıkladı. Bu arada kendisine soru sormak isteyen CNN ve BBC muhabirlerine de, düzmece haber yaptıklarını söyleyerek cevap vermedi.
Tam sadakat
Başta da söylediğim gibi eğer Trump Rusya'yı Sovyetler'in ve Putin'i de Stalin'in yerine koyan kesimleri dizginleyemezse, yeni bir soğuk savaşın eşiğinde bulunduğumuzu söyleyebiliriz. Geçmiş Soğuk Savaş'taki deneyimlerimizden edindiğimiz bilgiler henüz çok taze. Soğuk Savaş'ta, cephenin liderleri müttefiklerinden kesin sadakat bekler. Yani hem ABD hem de Rusya ile bir soğuk savaş ortamında aynı anda dost olmak, pek mümkün değildir. Bu tür durumlar işi darbeye kadar götürebilir.
Her alanda çok gelişmiş olan ABD'nin politikada savaş çığırtkanlarının ve geri zekâlıların yönlendirmelerine teslim olması akıl alacak iş değildir. Ama şimdilik durum böyledir.