Yıllar geçtikçe yurtta ve dünyada bizi çok sevenlerin endişeleri çeşitleniyor.
Yakın geçmişte Türkiye'nin laiklikten koptuğunu ve şeriat devleti olmaya yönlendiğini iddia ederek, endişelerini seslendirenler ağırlıktaydı. Bu endişeler 1980'lerdeki Humeyni darbesinden sonra "Türkiye İran mı oluyor" söylemi içinde seslendirilirdi.
2000'li yıllarda da AK Parti iktidar olunca, bu endişeye yeni bir gerekçe uyduruldu.
Sözde müttefikler
PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerine karşı Türkiye kendini savunmaya başlayınca ve Olağanüstü Hal ilan edilince bu defa "Eyvah, Türkiye'de demokrasi ve özgürlükler tehlikede" diyerek endişelerini seslendirenler ağır basmaya başladı. Bu endişelilerin yurt dışındaki "Müttefikler" olarak nitelenenleri öylesine aymazdılar ki, 15 Temmuz'daki darbe teşebbüsünün faillerine ve destekleyicilerine bir madalya vermedikleri kaldı.
Türk- Rus yakınlaşması
Şimdi de Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Karlov'un katledilmesine rağmen iki ülkenin arası açılmayınca, "Türkiye Amerikan İttifakı'ndan koparak Rusya'nın koynuna giriyor" diye yakınan endişelileri görmekteyiz.
Bu alandaki endişeliler Rus uçağının bir FETÖ'cü tarafından düşürülüp Türk-Rus ilişkilerinin kopması karşısında hiç endişe duymamışlardı.
Bunları Fetullah Gülen'in ya da Türkiye'deki darbecilerin Amerika tarafından desteklenmesi gibi durumlar da nedense hiç endişelendirmiyor.
Ortadoğu bataklığı
Tabii bir de "Ortadoğu Bataklığı"na Türkiye'nin sürüklenmesinden endişe duyanlar var. Bunlar nedense sınırdaki illerimize ve ilçelerimize o bataklıktan atılan füzeler ve bombalar karşısında pek endişelenmemişlerdi.
Şimdi hükümetin kararlılıkla bu sorunu çözecek adımlar atması karşısında endişeleniyorlar.
Bu endişeli kesim 15 Temmuz'da kendi halkına ateş açan bir Ordu'nun kendi içindeki hainleri temizleyip vatanı ve sınırları korumak için operasyona girişebilmesinden de pek mutluluk duymuyorlar.
Ne dersiniz? Siz de endişelilerden misiniz?