İletişim kuramcısı Kanadalı Marshall McLuhan nerede ne olursa olsun aynı anda bütün dünyadaki insanlar tarafından izlenebilmesine bakarak "Global köy" kavramına hayat vermişti.
Önceki gün Ankara'da Rus Büyükelçisi Karlov'un katledilmesini üzüntü ve endişe içinde izlerken, aynı anda Berlin'de bir kamyonun Noel Pazarı'na dalıp 12 kişiyi öldürmesini de, Zürih'te de Somali İslam merkezindeki camiye ateş açan bir adamın iki kişiyi öldürüp bir kişiyi ağır yaralamasını da, aynı endişe içinde izlemekteydik.
Şimdi de terörist polis
Dünyanın global bir köye dönüşmesinin, bu köye terörizmin egemen olması anlamına gelmesi gibi bir gerçekle karşı karşıyayız.
Ancak Türkiye'yi hedef alan terörist saldırıların dünyadaki benzerlerinden şaşırtıcı farklılıklarını görmemek imkânsız... Bu durumu 15 Temmuz darbe teşebbüsünün faillerinin subaylar ve askerler olmasında görmemiş miydik?
Önceki gün Rus Büyükelçisini katleden kişinin polis olması da aynı şekilde hepimizi şaşırttı. Daha doğrusu derinlerdeki güvensizlik duygularını daha da artırdı.
Amaç neydi?
Beyinleri esir alan bu tür bir terörist örgütlenmenin subayları, yargıçları, yüksek bürokratları devlet ve demokrasi karşıtı eylemlere nasıl yönlendirdiğini anlamaya çalışırken, bir polisin Ankara'da bir Rus diplomatı hedef alan saldırının faili olmasına alışmamız zaman alacaktır.
Bu eylemin amacı, uçak düşürülmesinde olduğu gibi Ankara ile Moskova'nın arasını açmak mı, yoksa Suriye'de Rusya'nın oynadığı rolü protesto etmek midir, bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey, bu teröristin FETÖ ile bağlantıları olduğudur. Bu arada Moskova'nın olayı gerçek boyutları ile değerlendirmesi iyimserlik vermektedir.
Özetle "Biz bize benzeriz" benzeri tekerlemelerin artık bir anlamı kalmamıştır. Global köyde herkes herkese benziyor ve terörizm herkesin ortak tehdididir...