Türkiye olarak bizi tehdit eden yakın ve uzak tehlikelere karşı, her çeşit önlemi alabiliriz. Nitekim bunu yapmaktayız da... FETÖ'ye, PKK'ya ve tüm terör örgütlerine karşı verdiğimiz savaş, inanılmaz boyutlara ulaştı. Gerek yurt topraklarında, gerekse Fırat Kalkanı Harekâtı ile sınırlarımızın ötesinde güvenlik güçlerimiz etkin bir mücadele sürdürmekteler.
Bunları yapabiliyoruz. Ama bir de yapamayacaklarımız var.

Akıl noksanı
Örneğin Amerika Birleşik Devletleri'ne akıl ve sağduyu ihraç edemeyiz. Obama'dan Trump'a geçiş döneminin kargaşasını yaşayan bu ülkenin, PKK'nın uzantısı olan PYD'ye aralarında hava savunma füzeleri ve zırhlı araçlara karşı kullanılabilecek roketlerin de bulunduğu yedi helikopter dolusu silah vermesinin yanlışlığını, nasıl ve kime anlatabiliriz?

Outsourcing
Ekonomiye ilgi duyanlar "Outsourcing" kavramını bilirler. "Outsourcing" kaba anlatımı ile her işi taşerona vermektir. Outsourcing ekonomik hesaplara uyduğu zaman tabii ki seçilmesi gereken akılcı bir yoldur. Bir şirketin ofislerini neden o şirketin personeli temizlesin, çalışanların yemekleri neden o şirketin mutfağında pişsin?

Olur mu hiç?
Ama yapılmasını başkalarına bırakmamanız gereken işler de vardır yeryüzünde. Örneğin bir kadın "Vücudumun bozulmaması ve davetleri kaçırmamak için bir taşıyıcı kadın kiraladım. Kocam onu hamile bıraktı" diyebilir mi? Ya da bir süper devlet "Benim vatandaşlarım yerine kiralayacağım yerel güçler benim için savaşsınlar" diyebilir mi?
Şu anda Amerika gerek Irak'ta gerek Suriye'de bunu yapıyor. Sonuçta bu politika ile Amerika ve Türkiye'nin arası giderek açılıyor. Kısacası Obama'nın vizyonsuzluğu, Trump'a böyle bir miras bırakmış oluyor.