Türkiye'nin yaşadığı 15 Temmuz kâbusunu görmek yerine bunun sorumluları hakkında başlatılan adli soruşturma için "Özgürlükler tehlikede" diyerek Türkiye'yi kınayanlar, kesinlikle ne kör ne de sağırlar... Bunlar her şeyi çok iyi biliyorlar.
Fethullah Gülen'i bağrına basan Amerika'nın ya da FETÖ sanıklarına kucak açan Almanya'nın, 15 Temmuz benzeri bir girişim kendilerini hedef alsa ne tür reaksiyon göstereceklerini geçmiş vukuatlarından çok iyi biliyoruz. ABD'nin El Kaide saldırısı sonrasında anayasasını ayaklar altına alarak "Guantanamo hukuku"nu devreye soktuğunu görmedik mi? Alman derin devletinin infazcılarının Baader Meinhof sanıklarını hücrelerinde katlettiklerini sanki unuttuk mu?
Halkın direnci
Ancak bu ülkelerin ve genel olarak Avrupa kurumları sözcülerinin Türkiye'yi bu dönemde adeta bilinçli şekilde karşılarına almalarındaki etkenler daha derinine tahlil edilmelidir. Türkiye'deki alçakça darbe teşebbüsünü görmezden gelmekten daha büyük yanlış bu teşebbüsün Türk halkı tarafından bastırıldığını da görmezden gelmek değil midir? Bunlar acaba Yenikapı'da 5 milyon kişinin toplanıp aynı ruhu yansıtmalarını görmediler mi?
Eğer amaç demokrasiyi, özgürlükleri ve insan haklarını korumaksa, buna model olarak şu anda son üç gününe giren ABD Başkanlık seçim kampanyasında adayların sergiledikleri kalitesizliği mi örnek alalım? Avrupa Parlamentosu Başkanı'nın bu kampanyayı bu hale dönüştürenlere "Kırmızı çizgiler aşıldı" diyerek uyarıda bulunduğunu duyan var mı acaba?
İyi ki Erdogan var
İyi ki bu tutarsızlıkları görüp de susmayan bir Cumhurbaşkanımız var. Yazıyı onun dün yaptığı konuşmadan alıntılar yaparak noktalıyorum:
"Ey Almanya, siz teröre çanak tutuyorsunuz. Bu terör belası bumerang gibi gelip sizi de vuracaktır. Bizim sizden bir beklentimiz yok ama siz teröre çanak tutmaktan tarih boyu anılacaksınız. Almanya'nın FETÖ'nün arka bahçesi haline gelmesinden endişeliyiz. Almanya'nın akıbetini hiç hayırlı görmüyorum."
"- FETÖ'nün terör örgütü olduğundan şüpheleniyorlarsa gelsinler TBMM'yi görsünler, şehitlerimizin gazilerimizin yakınları ile görüşsünler. Öyle esip gürlemekle olmuyor, millet bunları yutmuyor. Bizim iç hukukumuz kimseyi ilgilendirmez. Yasamız ne gerektiriyorsa biz onu yapıyoruz."