Kendi ülkenize, tarihinize, halkınıza, seçilmişlere nefret kusan sosyal medya mesajlarınıza bir an için ara verin. Bir dakikalığına olsa da kendinizle kalmaya çalışın. Mahallenizin, çevrenizin sesine kapatın kulaklarınızı.
Gerçekten bu ülkeye bu kadar mı öfkelisiniz? Bu topraklar, sizin ona verdiğinizden daha fazlasını size vermedi mi? Dünün bugünden daha ileri, daha özgür, daha müreffeh olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Seçilmişlerin hizmetleri
Ortadoğu'da toprağın altındaki doğal kaynaklara değil toprağın üzerindeki insan gücüne ve aklına güvenerek sanayileşmeyi ve demokratikleşmeyi başaran tek ülke olduğumuzu görmüyor musunuz? Çok partili demokrasiye geçtiğimiz günden bu yana "Seçilmişler"in, ülkeye ne tür hizmetler getirdiğini, onca kavga ve darbe arasında nelere sahip olduğumuzu görmezden mi geliyorsunuz?
Yerli malı haftaları
Otoyollarımız mı, Boğaz köprülerimiz mi, otomotiv sanayimiz mi, dijital iletişimimiz mi, ihracatımız mı, turizmimiz mi vardı? Gölet ölçüsündeki Çubuk Barajı'ndan başka baraj mı bilirdik? "Yerli Malı Haftaları"nda, fındık, fıstık, kuru incir ve pestilden başka ne getirebilirdik okulumuza? Uçakla ya da hızlı trenle yolculuk mu ederdik? Canımız istediğinde yurtdışına mı çıkabilirdik?
Hukuk devleti
Yargıda haksızlığa uğradığımız zaman, kurucusu olduğumuz Avrupa Konseyi'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde hakkımızı mı arayabilirdik? Farklı düşündüğümüz veya ana dilimiz farklı olduğu için susturulduğumuzda, bunu kime duyurabilirdik ki? Şimdi kutsadığımız, kendilerine övgüler düzdüğümüz şairlerin, yazarların, düşünürlerin hayatlarının kaç yılını adliye ile cezaevi arasında geçirdiğini unuttuk mu?
Karteli mi özlediniz?
"Yüksek Yargı" organlarının emirkomuta zinciri altında tekdüze kararlar verdikleri dönemler mi, yoksa yüksek yargı içinde bile hukuki konular üzerinde uyuşmazlıkların olabildiği bugünler mi daha sağlıklıdır? Gerçekten tek sesli ve tek manşetli "Kartel Medyası" dönemini, andıçları falan mı özlüyoruz? Seçimsiz iktidar değişimlerine, seçilmiş değil atanmış hükümetlere, kapalı kapılar arkasındaki siyasi- ticari- medyatik uzlaşmalara mı hasret duyuyoruz?
Yeter artık
20'nci yüzyılı nasıl ziyan ettiğimizi, kayıp yıllarımızı, astığımız, yasakladığımız kadroları yok mu sayalım? Minyatür egolarınızın tatminsizliklerinin Türk siyasal ve toplumsal yaşamının başına bela kesilmesine mi tanık olacağız hep?
Gerçekten bu ülkede yaşamak sizi çok mu mutsuz ediyor?