Kilis'e atılan roketler ya da Gaziantep'te patlatılan bomba, bu kentlerimizin ölümden kaçan yüzbinlerce Suriyeliye kucak açmasına karşı Suriyeli teröristlerin kendi üsluplarındaki teşekkürlerini mi ifade ediyor?
Nusaybin'de güvenlik güçlerimizi hedef alan ve şehit eden patlayıcılar, bu ilçemize yapışık Suriye'nin Kamışlı'sından farklı bir rejim içinde yaşayan Mardinlilere, PKK teröristlerinin sundukları hayat tarzının ifadesi mi?
Sorular, sorular...
Her yıl 1 Mayıs'ı sokak eylemlerinin konusu kılan yüzleri maskeli çapulcular, gerçekten emeğin hakkını vermek için mi, İstanbul'un yaşamını şiddete boğmaktalar?
Açıkçası anlaması zor durumlar fazlasıyla var gündemimizde.
Acaba "Türkiye'de demokrasi yok" diyen HDP'liler Moskova'da Putin yönetiminin temsilcileri ile görüşürken, "Neden Suriye'nin Beşşar Esad'ını destekliyorsunuz" diye hiç sordular mı?
Beddua bolluğu...
Ya da laiklik üzerinde Jakoben çeşitlemeler yapmayı siyaset etmek sanan Cumhuriyet Muhafızları, tüm dünyada barışın ve uzlaşmanın simgesi olan "Mevlevilik"in bile "Tekkeler ve zaviyeler" kapsamında yasaklandığını, neden hiç hatırlamazlar?
Böyle sayısız soru var... Mesela Pensilvanya'daki sığınağından "Evlerine ateşler düşsün" diyerek Türkiye'ye beddualar yağdıran o kişi, Türkiye'de kendisine bağlı polislerin, savcıların ve yargıçların ürettikleri komplolarla yıllarını hapiste geçiren suçsuz insanların, kendisine gönderdikleri bedduaların farkında mıdır?
Balonlar patlarken
Ama galiba bu tür sorulara takılıp, gerçekleri bir kenara bırakmanın kimseye yararı yok... Sonuçta halkın bilinci kimin terörizmi, kimin darbeciliği desteklediğinin farkında.
Mesela MHP'yi ele geçirme planları da yargı kararı ile havada kalmadı mı? Kasetli komploları bir dönemde sonuç veren siyasi imamlar, şimdi MHP'nin olağan kongresini beklemek zorundalar.
Ancak yine de gündemdeki soruları aklımızdan çıkarmayalım.