Murat Bardakçı geçmişimizdeki ilk bombalı terör eylemini gerçekleştiren Belçikalı anarşist Charles-Edouard Joris'in, Avrupalıların baskısı ile nasıl serbest bırakıldığını yazmıştı dün...
Olayı Bardakçı'nın yazısından alıntılayarak kısaca hatırlayalım... Türkiye'nin yaşadığı ilk bombalı terör İstanbul'da, 1905'in 21 Temmuz'unda sahnelenmiş, o gün patlayan bomba 26 masumun hayatına mal olmuştu.
Belçikalı anarşist
Saldırının hedefi zamanın hükümdarı Sultan Abdülhamid, planlayanlar Ermeni komitacılar ama bombayı imal edip yerleştiren, daha doğrusu saldırının taşeronluğunu yapan da Charles-Edouard Joris isminde Belçikalı bir anarşistti.
Padişah Abdülhamid Yıldız Camii'ne "Cuma Selâmlığına", yani cuma namazına gitmişti. Caminin yanı başına bırakılan bir faytona yerleştirilmiş olan saatli bomba namazdan hemen sonra, hükümdarın geçmesine birkaç dakika kala patladı. Sultan Abdülhamid namaz çıkışında Şeyhülislâm ile ayaküstü konuşmaya dalması sayesinde saldırıdan yara bile almadan kurtuldu, kendi arabasına bindi, dizginleri eline aldı, saraya döndü ama patlamada 26 kişi ölmüş, 58 kişi yaralanmıştı.
Korkunç plan
Hemen başlayan tahkikat hem hadisenin sorumlularını ortaya çıkarttı, hem de İstanbul'un nasıl büyük bir tehlikeden son anda kurtulmuş olduğunu gösterdi: İşin gerisinde Ermeni komitacılar ile Belçikalı bir taşeron vardı. Abdülhamid'in katledilmesinden sonra Bâbıâli'yi, Tünel'i, Galata Köprüsü'nü ve Osmanlı Bankası'nı uçuracaklar, elçilikler ile önde gelen resmi daireleri de yerle bir edeceklerdi.
Joris serbest kalıyor
Avrupa'dan gelen teröristlerin hemen tamamı Türkiye'den yabancı bandıralı gemilerle çoktan ayrılmışlardı ama Joris ile birkaç adamı hâlâ şehirdeydi ve yakalandılar. Teröristlerin mahkemeye çıkartılacağının açıklanmasından sonra Bâbıâli ve saray önce Belçika'nın, daha sonra da diğer Avrupalı memleketlerin İstanbul'daki büyükelçilerinin baskınına uğradı... Zayıf ve çaresiz olan Bâbıâlî baskılara karşı koyamadı ve Joris serbest bırakılıp Avrupa'ya gönderildi!
Aydın geleneğimiz
Murat Bardakçı bunları yazmış... Ama bizim "Aydın geleneğimiz"in bir temel öğesini oluşturan "Kişilere dönük saplantılı nefret"in, bu olay dolayısıyla bir kez daha sergilendiğini yazmayı unutmuş.
Bu terör eylemi sonrasında şair Tevfik Fikret, Abdülhamit'i hedef alan terör eyleminin başarısız olmasına hayıflandığı "Bir Lahza-ı Teahhur" şiirini yazmıştı. Bu şiirde Abdülhamit'in cuma selamlığına bir anlık gecikmesinden ötürü hayatta kalmasından duyduğu teessürü seslendiriyor ve "Bir kavmi çiğnemekle bu gün eğlenen... (denî)/ Bir lâhza- i teahhura medyun bu keyfini!" diyordu.