27 Şubat'ta başlaması beklenen "Suriye'deki ateşkes kime yarayacak" sorusuna o kadar çok farklı cevaplar üretmek mümkün ki... Eğer bir ateşkes fiili bölünmüşlüğü kalıcı hale getirecekse, bu durum İŞİD'e de yarayacaktır... Ya da Beşşar Esad'ın koltuğunu koruma süresini uzatacaksa, ateşkes onun da yararına olacaktır.
Ama ateşkes kime yararsa yarasın, mutlaka gerçekleştirilmelidir. Çünkü Suriye Krizi'nin Rusya'nın bu ülkeye yerleşmesi ile sonuçlanması, sade Türkiye'yi değil tüm dünyayı ilgilendirmesi gereken tehlikeli sonuçlara gebe olabilir...
Uçak krizi
Türkiye ile Rusya arasındaki krizin tek nedeni bir Rus uçağının düşürülmesi midir, bilemiyoruz. Son 20 yılda her alanda olağanüstü gelişmeler gösteren Türk- Rus işbirliği ve dostluğu bu tür talihsiz bir olayla nasıl sona erer, anlamak mümkün değil. Ve şu anda Soğuk Savaş'ın en gergin yıllarında bile görülmemiş sertleşme var Ankara -Moskova ilişkilerinde... Bu sertleşme o noktada ki, bir sıcak Türk -Rus askeri çatışması üzerinde spekülasyon bile yapılmakta çeşitli çevrelerde...
Anlamak gerekiyor
Türkiye'nin Suriye sınırındaki gelişmeler karşısında duyduğu endişeyi, sanırım artık herkes anladı. Esad rejiminin kimlik bile vermediği Suriyeli Kürtlerin, sonunda Rusya'nın desteği ve Esad'ın onayı ile Türkiye sınırında "PYD- YPG" olarak yapılanmaları, bunları PKK'nın uzantısı olarak gören Türkiye'yi önlem almaya ve hatta bölgeyi bombalamaya yönlendirdi...
Ama bu gelişmelerin sonunda Türk ve Rus silahlı kuvvetlerini karşı karşıya getirmesi ihtimali de tabii ki var... Bu açıdan ateşkesin gerçekleşmesi en azından bir sıcak Türk -Rus çatışmasını devre dışı bırakması açısından da, olumlu karşılanması gereken bir durumdur.
Olayı anlamak
Fakat bu arada biz Türkler de, Ruslar da, bir uçak düşürülmesinin bu çaptaki bir yol ayrılığına nasıl neden olduğunu anlamaya çalışmalıyız. Olayı sadece "Putin'in karizması çizildi" şeklinde yorumlamak, bu olayı anlamaya yetmez. "Türkiye ile Rusya'nın arasının açılması kime en fazla yarar sağlar" ya da "Bu olayla haddini aşan Türkiye'ye birileri ders vermeyi mi denedi" benzeri sorulara mutlaka cevap aranmalıdır.
Sınırlarının bütünlüğünü ve topraklarının güvenliğini korumaya kararlı olan Türkiye'yi, müttefiklerinin de, Rusya ve İran gibi komşularının da anlamaları gerekiyor. Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD'yi işaret eden şu sözlerine katılmamak mümkün mü?
Ateşkes olmalıdır
- Binlerce kilometre uzaktaki Vietnam, Afganistan ve Irak'a kendi güvenliği için müdahale eden bir ülkenin, Türkiye'den sınırının yüz metre ötesindeki tehditler karşısında sessiz kalmasını beklemesini anlamakta zorlanıyoruz. Bu iş Türkiye için bir beka meselesidir. Müttefiklerimizin artık bu konuda bir yol ayrımına geldiklerini görmesi için meseleyi daha açık nasıl anlatabiliriz, inanın bilmekte zorlanıyorum.
Sonuçta sınırları dışındaki gelişmelere Türkiye şu ya da bu şekilde uyum göstermiştir. Buna bir örnek Irak'ın kuzeyindeki Kürt oluşumu ile Ankara arasındaki dost ilişkiler değil midir? Bütün bu gelişmeler Türkiye'nin bütünlüğünü ve güvenliğini tehdit etmedikleri ölçüde, barışı da tehlikeye atmazlar.
Kısacası ateşkes gerçekleşmelidir...