Jivkov dönemindeki baskılardan ötürü evini terk edip göçen bir Bulgaristanlı Türk tanıdığım vardı. Türkçeyi bizim bildiğimiz kuralların dışına çıkarak da kullanırdı. Bazen de hoş sözcükler üretirdi. Örneğin direksiyonunda bulunduğu araçla giderken, tek yönlü bir yola tersten girdiğimizi anlayınca "Tüh be, yine yanlışladık" demişti.
Bu "Yanlışladık" sözcüğünü ben de zaman zaman kullanır oldum duyduğumdan beri... Örneğin ülkede istikrar ve kalkınma süreci yaşanırken birden siyasi ortam toz duman olmaya başlayınca, hemen kendi kendime "Tüh be, yine yanlışladık" diyorum.
Haset öğesi
Acaba bu bitmez tükenmez gerginliğin nedeni "Haset" mi? Ülkede işler iyiye gidince kendi yaşamlarında işleri iyi gitmeyenlerin öfkesi mi yansıyor sosyo-politik ortama? Yıllar önce bir sayın okurumun gönderdiği ve Daniken'in "Kıyamet Günü"nden alıntılanan şu dizelerden "Ezikler"in dünyaya ve yurda bakış açılarını göremez miyiz?
"Ah Dünya ne kadar adaletsiz!/ Senin işlerin iyi gidiyor,/ Benimkiler ise kötü./ Dünya biraz daha adil olsa,/ Benim işlerim daha iyi giderdi,/ Seninkiler ise daha kötü..."
Yeni dünya
Negatiflerde, olumsuzluklarda, nefretlerde, kötümserliklerde ve öfkelerde ortak zemini bulmaya çalışan anlayış, ne bireylere, ne de toplumlara bir katkı sağlar. Yeni dünya eskisinden çok farklı. Artık "Tarih" sadece "Dün" kadar eski... İlk mağara resminin yapıldığı tarihten, matbaanın bulunduğu 15'inci yüzyıla kadar geçen 35 bin yıl boyunca, insanın bildiği şeyler ölümle yok olurdu. Ancak el yazmalarıyla ve kuşaktan kuşağa sözel aktarımlarla, insanlığın "Birikim"i oluşabildi bu uzun dönemde.
Bilişim çağı
Bugün ise çeşitli yayınların ve internet aracılığıyla tüm dünyaya aktarılan bilgilerin yıllık toplamı, ABD Kongre Kütüphanesi çapında 500 milyon yeni kitaplığı dolduracak kadar fazla. Bu bilgiler ise, cep telefonu, masa veya diz üstü bilgisayarı kadar yakın hepimize. Böyle bir dünyada öfke dolu tekerlemelerle ve ezberlerle ne insan ilişkilerini, ne siyaseti, ne de ekonomiyi anlamanız mümkündür.
Karışık kafalar
Tabii ki her şey bir anda değişmiyor. Aynı anda hem eşlerinden ayrılmaya cüret eden genç kadınlar törelerle boğazlanır, hem de şöhretli genç kadınlar ve delikanlılar elbise değiştirir gibi eş değiştirirken, bunları aynı gazetenin değişik sayfalarında aynı gün haber olarak okuyanların kafası doğal biçimde karışır.
Anlamak zor değil
Detroit'te otomobil modeli çizen mühendisler akşam evlerine gittikleri zaman, aynı çizimi Hindistan'ın Bengalore'undaki bilişim şirketinin mühendisleri devam ettiriyorsa ve Çin Komünist Partisi ülkeyi "Marksist Pazar Ekonomisi"ne geçirip ABD ekonomisini Amerikan sermayesinin Çin'de ürettiği ucuz mallarla vuruyorsa, bu dünya kesinlikle eskisinden farklı değil midir?
Türkiye'yi eski kavgalara taşımak isteyenler acaba başka bir dünyada mı yaşıyorlar?