Türkiye'nin dirliğini, düzenini, bütünlüğünü ve insanlarımızın yaşamlarını hedef alan terör eylemleri ertesinde, bunları yapanların gerçek kimliklerini ve amaçlarını tam bilmeden, birbirimizi yememizi anlamak kolay değil...
Ankara'daki bombalı katliam ertesinde gösterilen tepkilere bir bakın...
Failleri saptamak konusunda herkes o kadar kolaycı ki... Bunların arasında hemen "Devlet"i, "Hükümet"i, "Cumhurbaşkanı"nı suçlu olarak ilan edenler o kadar fazla ki...
Kim zarar gördü?
Oysa bu tür eylemlerin failleri aranırken en fazla uygulanan mantık "Bu eylemden kim en fazla zarar gördü" çizgisinde yürütülür.
Burada yitirilen canları, teröristler hesaba almaz... İnsan hayatı onlar için ayrıntıdır. Amaç terör eylemi ile toplumda dehşet duygusu yaratmaktır. Bunun için kendi kadrolarını da feda ederler.
Ankara'daki bombalı eylemden siyasi açıdan en fazla zarar gören, istikrarın, güvenliğin ve bütünlüğün korunmasının sorumlusu olan "Devlet" ve devletin güvenlik kurumları değil midir?
Nitekim ilk olarak İçişleri Bakanı, MİT ve polis sorumlu ilan edilmemişler midir? Eş Başkan Demirtaş bu konuda daha ileri giderek, devleti fail ilan etmemiş midir?
HDP de hedefte
Terör eylemlerinin ikinci hedefi, ise HDP'dir... TBMM'deki demokratik temsil mekanizmasının tam olmasını gerçek kılan HDP, kendisini de hedef alan terör eylemleri karşısında ne yazık ki ikircikli davranmaktadır... Seçmeninden çok PKK'nın desteğine güvendiğini seslendiren parti sözcüleri, HDP'yi kamuoyu gözünde meşruiyet dışı bir kuruluş konumuna itmektedir.
Hepimizin bu noktada sayı ile kendimize gelmemiz gerekiyor. Eğer Kürt realitesi demokratik ve özgürlükçü bir çözüme ulaşacaksa, bu süreçte HDP'siz bir başarı mümkün değildir.
HDP'siz olmaz
Bu gerçeğin ışığında HDP'nin kendisini PKK'dan ve dolayısıyla terörden soyutlayan bir söylem ve siyaset oluşturması şarttır. Aynı şekilde HDP'yi rakip olarak gören partilerin sözcülerinin de, her vesile ile HDP'yi hedef göstermekten kaçınmaları gerekiyor.
Kısacası Demirtaş'ın öfkeli ve hesapsız konuşmalar yaparak eylemci tabanını tatmin etmeye çalışmak yerine, uzun vadeli ve "Çözüm"ü hedef alan bir siyaset oluşturması herkes için daha doğru olacaktır. Rakip partilerin de "HDP"yi düşman ilan ederek, Türkiye'nin yarınını çözümsüzlüğe mahkûm ettiklerini hatırlamaları gerekiyor.
Eğer bu gerçekleri herkes kabul ederse, terörist eylemlerin failleri yaptıkları ile kalırlar...