Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Artık sembolik değil fiili bir cumhurbaşkanı var

Akıl sağlığının temel göstergelerinden biri de, kişinin gerçekleri görebilmesi ve bu gerçeklere uyumlu davranmasıdır. Akıl sağlığının var ya da yok olduğunu anlamanıza yardımcı olacak bu temel kriteri Türk siyasetindeki aktörlerin ve medyadaki siyasi yorumcuların davranışlarına uyarladığınız zaman, ne yazık ki bazılarının akıl sağlıkları konusunda üzüntü veren kuşkulara kapılmamanız mümkün değildir.

Erdoğan gerçeği

Türk siyasetinin son dönemdeki en çarpıcı gerçeklerinden biri, şimdi Cumhurbaşkanı olan "Recep Tayyip Erdoğan"dır. Kurucusu olduğu parti ilk seçimde iktidar olan, girdiği her seçimden zaferle çıkan, 12 yıllık başbakanlığında ülkesini ileri noktalara taşıyan, yönetimini devraldığı krizkolik bir ülkeyi büyüyen ve gelişen bir ülke konumuna getirmeyi başaran ve ağır siyasi risklere rağmen "Kürt Sorunu"nu "Açılım Süreci"ne sokan Erdoğan, geçen yıl bu vakitlerde de halkoyu ile Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Halk desteği

Ama bazıları Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takıntılı bir çizgi üzerinden siyaset yapmayı ve siyaseti yorumlamayı adeta kendi varlıkları ya da siyaseten yoklukları ile özdeş hale getirmişlerdir. Bunların tırmananları, Erdoğan'ı yok saymakta, onun Cumhurbaşkanı olarak sahip olduğu yetkileri görmezden gelmektedir. Oysa yönettikleri partileri yenilgiden yenilgiye sürükleyenler için, Erdoğan'ın arkasındaki yüzde 52'lik halkoyu, rüyada bile yakalanması mümkün olmayan bir ağırlıktır. Bu akıl kıtlıklarının bir başka göstergesi de, bazılarının Başbakan Davutoğlu'nu da kendileri gibi zannetmeleri ve Davutoğlu'nu "Artık Erdoğan'a başkaldır" diyerek kışkırtmaya çalışmalarıdır.

Tarafsız değil

Bu gibi durumlarda ön plana çıkanlara ve ileri gidenlere, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rize'de söylediklerinden bazı bölümleri dikkatle okumalarını ve değerlendirmelerini öneriyorum... Bu bölümleri hatırlatayım: "- Bu makama seçilirken tarafsız olmayacağım, milletimin tarafında olacağım demiştim. Olup, bitenler karşısında sessiz kalırsam sorumluluğumu yerine getirmemiş olurum. Geçmişte yeni anayasa çalışmalarında muhalefet dürüst davranmadı ve çekildi. Bu nedenle bunlar şimdi bize ders veremezler. Bizi anayasal sınırları aşmakla suçlayalar, anayasanın Cumhurbaşkanı'na tanıdığı hakları bilmiyorlar."

Sembolik değil

"-Artık ülkede sembolik değil, fiili Cumhurbaşkanı var. 2014 Ağustos'unda Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesiyle Türkiye'nin yönetim sistemi değişti. Yapılması gereken fiili durumun, anayasal çalışmayla zemine oturtulmasıdır. Bu topraklar üzerinde oynanan oyunların farkındayız. Hiçbir güç bizi, 2023 hedeflerine ulaşmaktan, başımızı dik tutmaktan alıkoyamaz. Zalim sadece vicdansız değil aynı zamanda korkaktır, inanlar ümitsiz olamazlar."

Millete karşı sorumlu

"- Cumhurbaşkanı elbette Anayasa'da sınırları çizilen yetkiler çerçevesinde ama doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek durumundadır. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir Anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir. Hem buna engel olup hem de 'Cumhurbaşkanı her şeye karışıyor' demek, yağmur altında yürürken ıslanmaktan şikâyet etmekten farksızdır."

Adımlar atılır

Erdoğan'ın bu sözlerini değerlendirdikten sonra şu cümlesinin de yarın ne olacağını anlamamıza yardımcı olacağını unutmayalım: "- Ülkemiz hiçbir zaman hükümetsiz bırakılamaz. Bunun için atılması gereken adımları vakti saati geldiğinde atarız."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA