Her çeşit terör örgütünün ve kayıt dışı siyasetin devlet düzenini ve toplumun istikrarını hedef alan silahlı eylemlerinin ve algı operasyonlarının tırmandığı bir dönemi, ne yazık ki bir kez daha yaşamaktayız.
Demokrasiyi ve uzlaşma ortamını güçlendirmesi beklenen 7 Haziran genel seçimleri, ne yazık ki HDP'nin kayıt dışı siyasetin unsurları ile yakınlaşmasına dayandı. Bu partinin seçim barajını geçmesini mutlulukla karşılayan ve TBMM'nin daha kapsamlı bir temsil gücüne kavuşmasından mutluluk duyanların önemli bölümü şimdi şaşkın... HDP ile PKK'nın özdeş konuma girmeleri, 7 Haziran seçimlerinin beklenen sonucu değildi.
İlk kez değil ki
Terör örgütlerinin devlet düzenine karşı silahlı eylemler koydukları dönemleri geçmişte de defalarca yaşadık. Bu dönemlerin nasıl sonuçlandığını da herhalde hatırlıyoruz... "Eli silahlı kuvvetler" eylemlerini tırmandırdıklarında devreye "Silahlı Kuvvetler" girdi ve derindeki devletin öteki yanı "Askeri yönetim" kisvesi altında yüzeye çıktı. İçinde bulunduğumuz dönemde ise artık devrede "Derin Devlet" yok... "Vesayet rejimi" de "Bürokratik oligarşi" de galiba geçmişte kaldılar.
Bunlar hatırladıklarımızın bir bölümü... Ancak "Bilmek" ve "Hatırlamak" çok farklı şeylerdir.
Yaşlıların kurbanları
Eğer bir toplumda "Yazılı Hafıza" yoksa "Bilgiler" genellikle "Hatırlananlar"dan ibaret kalır. Sonuçta yaşı ileri olanlar daha çok şeye tanık oldukları için, daha bilgili kabul edilirler... Bu şekilde yazılı hafızası olmayan toplumlarda yaşlanmak, bilgelik konusunda rütbe almak anlamına da gelir.
Ve şimdi PKK'nın Kandil'deki yaşlıları da, Paralel Örgüt'ün Pensilvanya'daki yaşlıları da, hem bellekleri hem de bilgileri zayıf olan gençleri Ortadoğu coğrafyasının insafsız ortamı içinde felaketle noktalanacak serüvenlere yönlendiriyorlar. Bu coğrafyada devletin öfkelenmesinin ne anlama geldiğini ve askeri ya da sivil rejimlerin sabır çizgilerinin zorlanmasının ne tür sonuçlara dayandığını, bu gençlere anlatan çıkmıyor.
Aydınların ihaneti
İşin en acı yanı, hem bilen hem de hatırlayan ve kendilerini "Aydın" olarak sunan kesimlerin, yangına körükle gitmeleri değil mi?
Biliyoruz ki bu şiddet ve acı dolu, şehit cenazelerinin yürekleri yaktığı dönem de geride kalacak. "Açılım Süreci"ni sabote edenleri ya siyaset ya da ceza hukuku tasfiye edecek. Ama geride kalan evlat acıları nasıl onarılacak, bilemiyoruz... Ve bir genel seçim sonucunu şiddete tahvil eden bilinçsiz kadrolar acaba siyasetten hangi sürede tasfiye edilecekler?