Her salataya maydanoz olurcasına her siyasi tartışmaya balıklama dalan bir meslektaş, gazetesinin sahibi tarafından kullanıldığından kuşkulanmaya başlamış. Aynı gazetede çalışan bir arkadaşına "Bizim patron siyaseti hedef aldığı silahının namlusuna sürmek için, benim yerime başka bir kurşun bulsun artık" diye dert yanıyormuş. Arkadaşı da "Unutma, bizim patronun siyaseti hedef alan silahında kurşun değil, saçma vardır" diyerek uyarmış onu.
Kurusıkı atanlar
Bir yandan bu anlatılanı dinlerken bir yandan da "İktidar olursak herkese her şeyi bedava vereceğiz" diye seçim konuşması yapan bir siyasetçiyi izliyordum televizyondan... Adamın kurusıkı atmayı sürdürdüğünü görünce mesleğimizin rahmetli büyüklerinden Burhan Felek'in Boğaz seferi yapan vapurda yaşadıkları ile ilgili bir anekdotu hatırladım.
"Tebrik ederim"
Boğaz seferini yapan şehir hatları vapuru yalıların önünden geçerken, arka koltuktaki bir yolcu Burhan Felek'in omzuna vurup, bir yalıyı gösterir... "Burhan Beyefendi, şu beyaz yalı benim değil" der. Biraz sonra aynı adam yine Felek'in omzuna dokunup "Şu yeşil yalı da benim değil" der. Böylece önünden geçtikleri her yalıyı işaret edip "Burhan Beyefendi, bu yalı da benim değil" demeyi sürdürür adam.
Derken vapur iskeleye yanaşır. İnecekler ayağa kalkar. Burhan Felek, inmeye hazırlanan adamın omzuna vurur. Elini uzatıp "Sizi tebrik ederim" der. Adam şaşkın sorar:
- Neyi tebrik ediyorsunuz? Burhan Felek gülerek cevap verir:
- Meğer ne kadar çok yalınız yokmuş, onu tebrik ediyorum...
İnsanlar çeşit çeşit. Tıpkı Yusuf Nalkesen'in Rast şarkısındaki gibi...
"Kimi dertten içermiş, kimi neşeden/ Kimi ayrılıktan, kimi işveden/ Kimi yar elinden, kimi şişeden"
Klakson çalanlar
Kronik dertlilerden birinin otomobil üreticisi bir Amerikan firmasının yönetim kurulu başkanına hitaben yazdığı mektup, tüketim toplumu edebiyatının klasikleri arasına girmiştir. Müşteri şöyle yakınır mektubunda:
- Geçen ay satın aldığım sizin markanızı taşıyan otomobilin klaksonu dışında her yerinden ses çıkıyor.
Bizim demokrasimizde de durum biraz böyle değil mi? Demokratik siyasetin özünde hizmete dönük rekabet vardır... Ama bazıları demokrasiyi sadece klakson çalmak veya kurusıkı atmak olarak görmüyorlar mı? Bereket "Sessiz çoğunluk" her şeyin farkında... Halkın silahının namlusunda saçma değil, aklın ve mantığın ürünü olan "Bilinçli oy"lar var... 7 Haziran'da bir kez daha göreceğiz bunu.