Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara'da yaptığımız televizyon söyleşisinde, Hürriyet'in geçmiş yıllarda kendisi hakkında attığı manşetleri gösterdi... "Siyasi hayatı bitti"den, "Muhtar bile olamaz"a kadar uzanan olumsuz yorumlar içeren manşetlerdi bunlar...
Aslında gazeteleri okuyarak geleceğe dönük muhtemel gelişmeleri anlamaya çalışanlar için bir uyarı niteliği taşımalıdır Erdoğan'ın gösterdiği eski manşetler... Ama pek az kişi medyanın seçmenlerin oyları üzerindeki etkisinin sıfıra yakın olduğunu düşünür... Menderes'in, Demirel'in, Özal'ın ve nihayet Erdoğan'ın, ağırlıklı medyanın karşıt yayınlarına rağmen iktidar oldukları ve kitleler üzerindeki karizmatik kişiliklerini oluşturdukları pek hatırlanmaz.
Kararı seçmen verir
Aynı şekilde medya bir lideri veya bir iktidarı kayıtsız şartsız desteklese de, eğer o iktidarın ve liderin seçmen katındaki desteği tükenmişse medya desteği hiçbir işe yaramaz. Hatta muhalefetin olmadığı ve medyanın tamamının iktidarın elinde bulunduğu rejimlerde bile diktatörün sonu geldiyse, bunu kimse değiştiremez. Aynı şekilde seçmen bir partiyi bir dönem daha iş başında tutacaksa, medya ne yazar ve söylerse söylesin, sonuç böyle olur. En yakın örnek de Tayyip Erdoğan'ın yasaklı olduğu 2002 seçimlerinde, "28 Şubat 1000 yıl sürecek" inancıyla, Hürriyet'in manşetlerinde Erdoğan'ın yerden yere vurulmasından verilemez mi?
Patronun falı
Ama gazeteler sadece okurlarını yanıltmazlar... Bazen gazete patronları da, kendi gazeteleri tarafından yanıltılırlar. Mesela Hürriyet'in eski sahibi yıldız ve burç fallarına çok meraklıydı ve bunlara inanırdı. Bu falları hazırlayan meslektaşımız da patronunun bu zaafını değerlendirirdi. Örneğin patrondan bir şey isteyeceği zaman onun burcuna "Bugün bir çalışanınız sizden istekte bulunursa bunu olumlu karşılayın. Bu talihinizin açılacağı ve işlerinizin yolunda gideceği anlamına gelir" benzeri şeyler yazardı.
Tabii ki bütün medya patronları fallarına bakarak yapacaklarını ve siyasi konumlarını belirlemezler... Özellikle iktidardaki parti ve siyasetçi ile bir sorunları varsa, onun zayıf olduğu noktaları bilmeye çalışırlar.
Farklı liderler
Örneğin Aydın Doğan, dönemin Başbakanı Tansu Çiller'le problemli olduğu sırada Çiller'in konuk edildiği bir televizyon canlı yayınına telefonla girmiş ve Çiller'e "Üç Kulhuvallah Bir Elham okuyabilirsen kendimi Taksim'de asarım" diyerek dini inançlar üzerinden meydan okumuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yaptığımız programda ona bu olayı hatırlattım ve "Aydın Doğan size aynı tür bir çıkış yapsa herhalde ona hatim indirerek cevap verirdiniz" dedim. Erdoğan bu sözlerimi sadece gülümseyerek cevapladı.