Evet... Siyaset alanında günün sorusu belli... Eğer HDP seçim barajını aşamaz ve TBMM'ye giremezse ne olur? Elif Şafak 19 Mayıs günü İngiliz "The Financial Times"da yayınlanan makalesinde "HDP yüzde 10 barajını geçmede başarısız olur ve Kürtler Meclis'te temsil edilemezse, Kürt siyasetinde şahinlerin etkisi artabilir. Türkiye silahlı çatışma günlerine geri dönebilir" diyordu.
Ne dersiniz? Böyle olursa Celal Doğan veya Dengir Mir Mehmet Fırat dağa çıkıp gerilla mı olurlar?
Zamanı geri alabilseydik ve mesela 2000'li yılların başında "Eğer CHP ve MHP seçim barajını aşıp Meclis'te temsil edilemezlerse ne olur" sorusuna cevap aramakta olsaydık, acaba neler söylerdik? Bu tür siyasi başarısızlığın hesabının önce parti yöneticilerinden sorulacağını düşünür müydük?
Sorular bitmez ki...
Ya da "Seçim kazanıp iktidar olmuş AK Parti Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılırsa ne olur" sorusuna takılsaydık...
İsterseniz yine bugüne dönelim... Ve Elif Şafak'a soralım...
- Devlet Fethullah Gülen'den özür diler ve Muhterem'in imamları polisteki ve yargıdaki görevlerine iade edilirlerse, bu örgütte artık güvercinler mi etkili olmaya başlarlar? Acaba bu özür sürecinde devre dışı bırakılan dershanelerden elde edilen gelirler Devlet Bütçesi'nden tazmin edilse ve sınav soruları önceden kendilerine verilip kadroları paylaşan müritler ödüllendirilseler, güvercinler daha mı güçlenirler?
Fransız yaklaşmak
Eğer Türkiye'ye bir ecnebi olarak bakar ve siyasi gelişmelere Fransız yaklaşırsanız, "Seçim barajı"nı geçip geçmemek üzerinde silahlı çatışmaya kadar dayanacak yorumlar yapabilirsiniz. Elif Şafak'ın deyişi ile "HDP'nin 42 yaşındaki karizmatik lideri Selahattin Demirtaş"ın Kobani'yi bahane edip kitleleri sokağa dökmesi sonunda kaç kişinin katledildiğini hatırlamazsınız bile... Elif Şafak gibi "Türk demokratlarının ve liberallerinin Kürt hareketinin gelişimi konusunda ümitli olduklarını" yazarsınız ama bu ümitli ortamın temellerinin Tayyip Erdoğan'ın başlattığı "Açılım süreci"nde atıldığından söz etmezsiniz.
Dramatik değişimler
Acaba ne oldu da Elif Şafaklar, Orhan Pamuklar bu noktalara geldiler? Oysa Elif Şafak "Baba ve Piç" romanında "Ermeni Sorunu"na ne kadar sağlıklı yaklaşmıştı... Orhan Pamuk kendi ülkesinde yaşamayı tehlikeli hale getiren yayınların yapıldığı malum medya ile hangi etkenle içli dışlı oldu acaba?
Kandil'in HDP üzerindeki etkisi ve silahlıların siyasetteki varlıkları ne Financial Times'ın ne de Elif "Shafak"ın umurlarında...
Bu da çok doğal değil mi? İngiliz İşçi Partisi'nin seçim yenilgisini de sanki bizler çok derinine tahlil mi edebiliyoruz ki?