Hayat günlük siyasi kavgaların sığlığına bırakılmayacak kadar çok boyutludur, derindir... Büyük insanlık bunun farkında olduğu için "Sanat" bu kavgaları hafife alan ürünlerle toplumlara nefes aldırmıştır. Mesela edebiyatçılar "Fabl" diye bilinen ve sonunda dersler çıkartılan hikâye türü ile sığ siyasi kavgalara da başka açıdan bakılabileceğini göstermişlerdir.
Hepimiz eğitim yıllarımızda Ezop veya La Fontaine gibi fabl yazarlarının hayvanların dünyasından esinlenen öykülerden insanlara ne tür dersler çıkartabileceğini gördük. Bunlardan çarpıcı bir örneği hatırlatayım...
Ormanda seçim var
Ormanlar âleminde kral seçiliyormuş. Eşek çok sıkı kulis yapmış. Seçim konuşmalarında gerçekleşmesi mümkün olmayan şeyler vaat etmiş. Ve sonunda seçimi kazanıp "Ormanların Kralı" olmuş... Fakat kendisi de bir eşeğin kral seçildiğine inanamıyormuş. Seçimin ertesi günü sabah uyandığında "Herhalde rüyamda Ormanlar Kralı seçildiğimi gördüm" diye düşünmekteymiş.
Gerçek mi rüya mı?
Ormanda ürkek adımlarla yürümeye başlamış... Yol üzerinde uyuklayan bir çakal, eşeği görünce fırlamış, yerlere eğilip "Kral hazretlerine saygılarımı sunarım" diye ulumuş... Çakalın bu davranışı eşeğe güven vermiş ve daha kararlı adımlarla ormanda yürümeye devam etmiş. Biraz ileride ağaca dayanmış oturan bir ayı ile karşılaşmış. Ayı da eşeği görünce yerlere eğilip "Ormanlar Kralı'na saygılar sunarım" diyerek böğürmüş. Ayı da böyle davranınca eşek yaşadıklarını rüya olmadığını anlamış. Dikleşmiş ve yürüyüşünü sürdürmüş...
Kıssadan hisse
İlerde bir gölgelikte bir aslan uyumaktaymış. Eşek o aslanın yanına gidip onun kulağına anırmış. Aslan bu anırma ile uyanıp gözünü açmış. Eşeği görünce bir pençe atıp onu öldürmüş ve sonra uyumasına devam etmiş.
Kıssadan hisse çıkartmaya gelince...
- Meğer aslanın ormanda seçim yapıldığından haberi yokmuş.
Yamyamlar
İnsanların birbirlerine karşı insanca olmayan ve bir anlamda hayvanca davranışlarından biri de "Yamyamlık" değil midir? Çok fazla örnek olmasa bile doğada da hemcinslerini yiyen hayvanlar var. Daha ötesi kendi kendilerini yiyen canlılar da var. Bilim dilinde bu kendi kendini yemeye "Autocannibalism", "Autosarcophagy", "Autophagy" benzeri isimler veriliyor.
"İnsan kendi kendini yer mi" demeyin sakın. "Lesh-Nyhan Sendromu" diye adlandırılan kendi kendini yeme modelinde, saçlarını, tırnaklarını, dudaklarını, yanaklarını ısıranlar genellikle dişleri sökülerek tedavi edilirmiş. Bu kendi saçını yeme türü yamyamlığın diğer adı da "Rapunzel Sendromu"ymuş.
İçim içimi yiyor
Kendi kendini yemenin mecazi anlamda kullanımı "İçim içimi yiyor" şeklindedir dilimizde. Sosyo-politik anlamda kendi kendini yemeyi ise, bütün tarihimiz boyunca hep yaşamış ve görmüşüzdür. Önyargılara, saplantılara, sloganlara dayalı çeşitli kamplaşmalar sonunda birbirimizi yediğimizi zannederek, hep kendimizi ve geleceğimizi yemişizdir. Yunanca'daki "Anthropophagy" (antrophos erkek, phaegein tüketmek) kavramı acaba bizde nasıl "Yamyam" olmuş?
Faydalı bilgiler
Bu yamyamlık sonunda mizaha da girmiş. Örneğin normal bir lokantada bir yamyamı yemek yerken gören arkadaşı "Ne işin var senin burada" diye sorunca "İnsanlardan bıktım" cevabını almış... Veya ormanda ilerleyen yamyam baba ile oğul, ırmakta yıkanan 18 yaşında bir genç kızı görünce oğul yamyam "Baba, hadi bu kızı yiyelim" demiş. Babası da "Hayır bunu eve götürelim, anneni yiyelim" demiş ya...
Seçim kampanyası dolayısıyla rakiplerini yemeye çalışırken kendilerini yiyenleri izlerken, bu bilgiler faydalı olabilir.