Suriye'de katledilen insanların hatası, Esad rejiminin silahlarına, bombalarına hedef oldukları için hayatlarını kaybetmeleridir... Eğer Nepal'deki deprem gibi bir doğal felakete kurban gitselerdi, "Gelişmiş" olarak nitelenen ülkelerin medyası ve kamuoyu onlara da ilgi duyar, yardım kampanyaları başlatılırdı... Silah tüccarlarının, petrol şirketlerinin ve çeşitli çıkar odaklarının ürettiği iç savaşlardan kaçıp Avrupa'ya sığınmaya çalışırken Akdeniz'de boğulan göçmen adaylarının hatası, doğdukları topraklarda öldürülmeye razı olmamaları değil midir?
Bu fıkra benzeri anekdotu daha önce de yazmıştım.
Kimlerde neler var?
Demir Perde ülkelerinin ortak pazarı olan COMECON'a üye komünist ülkelerin her kararını Moskova'nın atadığı Genel Sekreter kontrol eder veya onaylar ya da reddederdi... O dönemde Çekoslovakya hükümeti bir Deniz Ticaret Bakanlığı kurmaya karar verince, COMECON Genel Sekreteri "Sizin deniziniz yok, bu yüzden Deniz Ticaret Bakanlığı kuramazsınız" gerekçesi ile bu kararı veto etmiş. Çekler de "Ama Sovyetler Birliği'nde Adalet Bakanlığı, Bulgaristan'da da Kültür Bakanlığı yok mu" diye cevap vermişler Genel Sekreter'e...
Vicdan var mı?
Hem 1990'larda Demir Perde yıkıldı, daha sonra da Çekoslovakya ikiye bölündü. Şimdi hem Çekler hem de Slovaklar Avrupa Birliği üyesi... Acaba bunlar şimdi "Brüksel'de vicdan var mı" sorusuna cevap arıyorlar mı? 1915'teki "Ermeni Tehciri" üzerinde çeşitlemeler yapan AB patronu ülkelerin, yani Almanya'nın Fransa'nın siyasetçileri, acaba milyonlarca Suriyelinin tehcire tabi tutulduğu günümüzde işlenen "İnsanlık suçu" konusunda neden sessizler? "Tehcir"e kolayca "Soykırım" diyebilen bu vicdansızlar, acaba Mısır'daki apaçık "Darbe"ye neden "Darbe" diyemezler?
ABD'nin kankası
Veya ABD'nin Dışişleri Bakanlığı sözcüleri Türkiye'nin iç siyaseti üzerinde kendilerine olta atan Pensilvanya Örgütü'ne bağlı gazetecilerin kasıtlı sorularına cevap verirken, acaba Suudi Arabistan Kralı'nın ölümü ertesinde Başkan Obama ile eski ve yeni tüm ABD dışişleri bakanlarının Riyad'a akın etmelerini düşünüp, "Kadınların araç kullanmalarının bile yasak olduğu Suudi Arabistan ile özgürlükçü ABD arasındaki bu kankalığın kökeninde hangi çıkar hesabı var" sorusuna da cevap ararlar mı?
Ama Ay'da geçiyor
Eski Yeşilçam'da bir senarist yeni yazdığı senaryoyu "Bu geçmişteki senaryolardan çok farklı" diyerek yapımcıya vermiş... Senaryoda fabrika patronunun oğlu fabrikada çalışan fakir kızla aşk yaşıyor ve kız bir erkek bebek doğruyormuş... Ama baba oğlunu komşu fabrikanın sahibinin kızı ile evlendiriyormuş. Bu evlikten de bir kız bebek doğuyormuş. Bu bebekler ileride birbirine âşık oluyorlarmış. Ve kardeş olduklarını anlayınca da, intihar ediyorlarmış. Yapımcı "Bu senaryonun eski senaryolardan farkı ne" diye sorunca senarist "Ama bütün bu olaylar Ay'da geçiyor" diye cevap vermiş...
Dünyayı izlerken "Keşke bu tanık olduğumuz vicdansızlıklar da ayda geçseydi" demiyor musunuz?