Kabul edelim ki dijital teknolojiden kaynaklanan iletişim araçları, dünyaya ve topluma bakış açımızı değiştirdi... İnsanlar artık kitap sayfalarında yeni dünyaları aramak yerine, sosyal medyadaki mesajlara bakarak başka insanların dünyalarına girmeye çalışıyorlar. Artık insanların ellerinde kitaptan çok cep telefonu var...
Dikkati çeken bir gerçek de, birbirlerinden nefret eden ve kendileri gibi düşünmeyenlere öfkelenenlerin fazlalığı değil mi?
Belki bu fıkrayı bilirsiniz... Bir adamı köpek ısırmış. Belirli süre sonra da köpeğin kuduz olduğu anlaşılmış. Artık adam çaresiz, kudurarak ölecekmiş. Bakmışlar ki adam bir odaya kapanmış, masanın üzerindeki kağıda harıl harıl bir şeyler yazıyor. Yakınları merak etmiş, "Ne yazıyorsun böyle?" diye sormuşlar. Adam acı acı gülüp, cevap vermiş:
- Kudurduktan sonra kimleri ısıracağımın listesini yapıyorum. Aslında kurumlarda da ve hatta ailelerde bile bu tür listeler yapanlar vardır. Bu tür listeler hazırlayanların masalarında kaldığı ve dışarıya sızmadığı zaman pek sorun yaratmaz. Ama sosyal medya denilen olgu devreye girdiğinden beri bu "Isırılacaklar listeleri" her gün kamuoyuna ilan ediliyor. Gerçi bizim kültürümüzün temel taşlarından biri olan Nasrettin Hoca da duyguları ve düşünceleri korumak konusunda fazla başarılı olamadığımızı hep vurgulamaz mı? Biri genç biri yaşlı iki eşi olan Nasreddin Hoca'yı eşleri sıkıştırmışlar. "Hangimizi daha çok seviyorsun?" diye üzerine gitmişler. Yaşlı olan eş "Hoca bir kayıkta olsak ve kayık batsa, hangimizi kurtarırdın?" diye sormuş. Hoca şöyle bir bakmış yaşlı eşin yüzüne ve "Sen yüzme biliyorsun değil mi?" demiş. Ne dersiniz? Hoca kimi sevdiğini iyi gizleyebilmiş mi?
Siz siz olun ve birden fazla kişinin birlikte yaşadığı veya çalıştığı bir ortamda gizli sevgi ve nefret listeleri yapmayın. Bu listeleri yaptığınız ayıbı yetmezmiş gibi bir de sosyal medyaya asla taşımayın. Unutmayın ki siz birilerini ne kadar sevmiyorsanız, bir o kadar da sizi sevmeyen birileri vardır orada. Üstelik sizin sevdiğiniz ve güvendiğiniz ama sizi hiç sevmeyen birileri de vardır.
Ve sonunda bütün sırlarınızın herkesin ortak malı olduğunu görmeniz kaçınılmazdır. Dijital çağın bir yansıması da bu değil mi?