Haziranın 7'sindeki genel seçim gününe kadar siyasetçilerin sonuçları etkileyeceklerini zannederek, sayısız spekülatif değerlendirmeler yaptıklarına ve balonlar uçurduklarına tanık olacağız. Her seçim öncesinde böyle olmadı mı bu? Mesela CHP'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılacağı iddiasının CHP'liler tarafından seslendirilmesi, bu tür balonlara bir örnek değil midir?
Aslında bu tür saçma sapan söylemleri gündeme getirenler biraz mizah duygusuna sahip olsalardı, "Anayasa Mahkemesi'nde CHP'nin açılması için çalışmalar yapılıyor" diyebilirlerdi. Hatta "CHP'nin açılması için Pensilvanya'da da yoğun faaliyet var" diyebilirlerdi. Bu iddialar da hem insanları güldürürdü, hem de gerçeklere daha uyarlı olurlardı.
Patronu görecekmiş
Bunun gibi "Demokrasinin patronu" konumundaki "Seçmen çoğunluğu"nun kararını saygıyla karşılamak yerine, seçim sonuçlarını yok sayanları da görmedik mi?
Katolik dünyasında üretilen fıkralar vardır... Ölüm döşeğindeki çok önemli Katolik, son nefesini verirken, Papa yatağının başucuna gelmiş ve "Günahların varsa bana itiraf et, seni affedeyim" demiş. Ölmek üzere olan adam başını kaldırmış, "Birazdan senin patronunla görüşeceğim. Senin günahın varsa sen bana anlat" diye cevap vermiş.
Riskler hesap edilir
Seçmenin kararını saygı ile beklemek ve seçmene bir icraat programı sunmak yerine rakip partilerin karışmasına veya ülke ekonomisinin iflas etmesine bel bağlayanlar da yok mu sanki? "Molotof Kokteyli" ikram edilen sokak partilerinde "Sandık teferruattır" diyenlerin, sanal iktidarlarının icraatını taş atarak ve vitrinleri kırarak nasıl sergilediklerine de tanık olmadık mı?
Yine Katolik dünyasından bir fıkrayla konuya açıklık getirebiliriz... Vatikan'ın hazinelerini yangına, sele, yıldırıma, depreme karşı sigorta etmek için teklif veren sigorta acentesi, kendisi ile prim pazarlığı yapan kardinale "İyilik de kötülük de Tanrı'dan gelir. Biz riskleri hesap ederken, iyiliklerin indirimini zaten yaptık" demiş.
Değişim şarttır
Bizim dünyamıza dönersek... Demokratik siyasetin riski, siyasetçiler için seçimde kaybedenin yerini bırakması değil midir? Eğer bir siyasi parti aynı yönetim kadrosu ve aynı liderle girdiği her seçimden yenik çıkarsa ve buna rağmen o partide yönetim kadrosu da lider de değişmezse, sistem kilitlenir. O partide değişimin ahlak dışı komplolardan, mesela kasetlerden gelmesi beklenir.
Kısacası 7 Haziran sonrasında siyasetin hangi yönde gelişeceğini bilemeyiz. Ama bu seçimde de kaybedecek olanlar partilerinde daha da güçlenirlerse, artık kabak tadı veren eski gösterileri izlemeye devam edeceğiz demektir.