Geçtiğimiz hafta boyunca gündemde sadece milletvekili aday adaylarının kulis çalışmaları ya da bitmez tükenmez kısır siyasi polemikler yoktu... İstanbullular için doyumsuz musiki ziyafetleri de vardı.
Hafta Alaeddin Yavaşça'nın 89'uncu doğum günü için "Pera Müzesi"nde düzenlenen konserle başladı... Güler Basu Şen, Çiğdem Yarkın ve Bekir Ünlüataer'in Yavaşça bestelerini icra ettikleri konserde, klasik dönemi günümüzde yaşatan Alaeddin Yavaşça da, üç bestesini seslendirdi. Hem 89 yaşındaki bir kişinin sesini ve nefesini nasıl koruyabileceğini gösterdi, hem de "Usta olmak nedir" sorusuna icrası ile cevap verdi...
Halil Necipoğlu ile konuk sanatçı Elif Güreşçi'nin Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi'ndeki "Muhabbetname" konseri de, geride kalan haftanın önemli etkinlikleri arasındaydı.
Şark bülbülleri
Türk müziği açısından bir başka önemli etkinlik de Melihat Gülses'in TİM Maslak Show Center'da, Lübnanlı sanatçı Gada Şabir'i (Ghada Shbeir) konuk ettiği "Şark Bülbülleri" konseriydi.
"Makber"le başlayıp, Abdülkadir Meragi'nin Rast Nakış bestesi "Amad nasime sobhodem"le devam eden konserde, benim çok sevdiğim ve sözleri Hüsamettin Olgun'un bestesi Necip Gülses'in olan Nihavent şarkı "Mevsimlerden Kış Artık"ı da söyledi Melihat Gülses...
"Mevsimlerden kış artık rüzgâr soğuk esiyor/ Başıma yağdı karlar saçım fark edilmiyor/ İçimde hiç sönmeyen öyle bir volkan ki aşk/ Yolları kapayan kar yüreğimde eriyor/ Dışarıda kar ellere ve güllere yağıyor/ Benim içim yanarken ruhum neden titriyor..."
Bursa'da yaşayan Hüsamettin Olgun'la o akşam tanışmak fırsatını da buldum.
Müzikal mülemma
"Şark Bülbülleri" konserinin konuk sanatçısı Gada Şakir, etkileyici bir sese sahip. Hem Arapça kasideler okudu, hem de Melihat Gülses'le birlikte aynı şarkıları Arapça ve Türkçe okudular. Bizim "Ada Sahillerinde Bekliyorum" böylece "Khaddik İl Meyes"le birlikte müzikal bir mülemmaya dönüştü. Gecenin sonunda sahneye gelen Halil Necipoğlu ise, gazelleriyle noktaladı konseri.
Geçen hafta Yılmaz Ulusoy'un "Polat Renaissance Oteli"ndeki davetinde Mustafa Keser konseri de vardı... O gece yanında oturduğum Metin Akpınar'ın, tutkun olduğu ve sözleri Fazıl Ahmet Aykaç'a bestesi Musa Süreyya Bey'e ait olan Uşşak şarkıyı söylerken sesinin titremesi ise, hala kulağımda...
Neden hiç durmadan
"Neden hiç durmadan sevmiş bu gönlüm, durmadan yanmış/ Cihan madem ki faniymiş ve hep giryeyle hicranmış/ Demek sevmek de boş şeymiş, vuslat da bir anmış/ Ve en kat'i hakikat anladım ben, sade nisyanmış"
Hafta içinde Güzin Değişmez'in "Kalan"dan çıkan ve Suzidil bestelerin de, Tanburi Ali'nin de çok güzel yorumlandığı "Ah O Demler" albümü de elime geçti. Kısacası geçen hafta böyle güzel zamanları yaşamak da mümkündü İstanbul'da...