Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için "Zihinsel engelli" demesi, siyasetin de nezaketin de kurallarının ayak altına alınması anlamına geliyor.
Ama daha ötesi, ruhbilimcilerin ilgilenmeleri gereken bir durum da var ortada. Çünkü Kılıçdaroğlu "Engelliler Günü" için hazırlanan "İlle de Yaşamak" adlı belgeselin gösterimi sırasında yaptığı konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan için "Zihinsel engelli" demişti... Aslında engelliler için düzenlenen bir etkinlikte bu sözleri söylemesinin dilimizdeki tanımı "Densizlik" değil midir?
Ne var ki tür durumlara çok da yabancı değiliz.
Hem paşa hem asker kaçağı
Rahmetli Turan Güneş 1950 seçim kampanyası döneminde Kandıra'da bir Demokrat Partilinin "İsmet Paşa asker kaçağıdır" diyerek konuştuğunu duyunca yanına gider... "Hem paşa diyorsun hem de asker kaçağı diyorsun, bir tutarsızlık yok mu bu sözlerinde" diye sorar.
Adam gülümser ve "Ne yapayım yani, İsmet Paşa'yı sevmiyorum... Bunu başka türlü nasıl anlatayım" cevabını verir.
Kılıçdaroğlu da galiba buna benzer bir ruh haleti içinde... Herhalde her ağzını açtığında bundan önceki seçim sonuçlarını hatırlıyor. Biliyor ki beyni dinamitten yapılmış olsa bile, bırakın bu beynin ürettiği düşüncelerin seçmenlerin beğenisini kazanmasını, bu beynin kafasındaki şapkayı havaya uçurabilecek kadar itme gücü yok... Sonunda aklını değil dilini kullanmayı yeğ tutuyor. Cumhurbaşkanına "Zihinsel engelli" deyiveriyor. Partisinin dağınıklığından MİT'i sorumlu tutuyor...
Beyin ve dil ilişkisi
Kısacası insanın beyni ile dili arasında ilgi çekici bir ilişki bulunduğu kesin. Demek ki insan vücudunda hem dile hem de beyne aynı anda yetecek kadar kan yok... Dili aşırı zorlayınca beyne giden kan azalıyor. Düşünülmeden söylenen sözler, bu sırada beynin devre dışı kaldığının kanıtı değil mi?
Kılıçdaroğlu gazete haberlerine takılmaktan öteye biraz da edebiyata ilgi duysaydı ne iyi olurdu... Mesela Edmond Rostand'ın "Cyrano"sunu okumuş olsaydı... Burnunun çarpıcı büyüklüğü ile bilinen Cyrano'ya kavga çıkartmak isteyen şımarık bir kont "Burnunuz ne kadar büyük" diyerek hakaret ettiğinde, Cyrano konta "Genç adam, ne yazık ki çok kısa konuştunuz. Oysa en azından yüz tane farklı şeyi farklı üslupta söyleyebilirdiniz" der. Sonra "Mesela benim bu kadar büyük burnum olsaydı kestirirdim veya su içerken burnunuz ıslanmıyor mu derdim" benzeri örnekler verir.
"Seçilme engelli" siyasetçilerin seçim kazananların zihinlerine öfkelendikleri günleri yaşamaktayız.